Bu yazının yazıldığı gün, yani 2 Ekim, sivil toplum çalışanı Osman Kavala’nın doğum günü. 23 aydır hapistedir Osman Kavala. Sadece ama sadece iktidar cephesinde birilerinin canı öyle istiyor diye.
Tutuklandıktan sonra iki kez hakim karşısına çıktı Osman Kavala. Her ikisinde de son derece tutarlı bir şekilde kendisine yöneltilen suçlamaları (“Gezi döneminde hükümeti devirmeye kalkışmak”) çürüttü. Temmuz ayındaki son duruşmada şunları söylemişti mesela:
"Gezi protestolarını, hükümeti devirmeye değil, yanlış kararlardan döndürmeye yönelik demokratik bir kampanya olarak gördüm. İddianamedeki suçlamalara ilişkin sorgulanmadım. İddianamedeki kurgunun temel unsurlarını teşkil eden Soros, Açık Toplum Vakfı, Taksim Dayanışması, Otpor'la ilgili bana hiçbir soru sorulmadı. Bana karşı delil olarak gösterilen fotoğraflar bir fotoğraf sergisi ve Gezi Parkı'nda çekilmiş fotoğrafım.”
"Gözaltına alındıktan sonra savcı tarafından sorgulanmadım. İddianamenin tutuklanmamdan 16 ay sonra hazırlanmış olması da somut delil arama çabasının göstergesi. İddianamedeki deliller seyahat programım ile Anadolu Kültür'ün mali raporları. Bunların tutukluluğumla alakası olmadığı açık.”
Tüm bu ve benzer mantıktaki savunmasına karşılık tahliye edilmedi Osman Kavala. 8-9 Ekim’de, yani önümüzdeki hafta yeni bir duruşma var. Umudumuz elbette Kavala’nın tahliye edilmesi yönünde.
Türkiye’nin şu son döneminde pek çok haksız ve siyasi tutuklama oldu elbette ancak Kavala ve Selahattin Demirtaş’ınki apaçık bir şekilde “diş bileme” tutuklamaları. Farklı gerekçelerle iktidar bu iki ismi öyle ya da böyle hapiste tutmak için her şeyi yapıyor. Demirtaş örneğin. AİHM’nin tüm ihlal kararlarına, tutuklu bulunduğu davadan tahliye edilmesine rağmen, bir kez daha tutuklama kararı veriliyor Demirtaş için.
Tutuklama kararının verildiği son duruşmadan sonra Selahattin Demirtaş şunları paylaşmıştı mesela Twitter hesabından:
“6-8 Ekim’den dolayı ben ve Figen Hanım zaten 3 yıldır tutuklu yargılanıyorduk. Bu sabah Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, aynı suçlamaya dair, yasaya aykırı olarak ben ve Figen Hanım hakkında ayrı bir soruşturma üzerinden tutuklamaya sevk kararı çıkardı. Yani yargı yok, adalet yok, kanun yok, hâkim yok. Sadece bize değil, hiçbirinize yok.”
Kavala için de benzer bir süreç ve mantık yürüyor. Gezi iddianamesi Kavala hakkında hiçbir somut suçlama getirememesine rağmen Kavala iki yıldır, evet tam iki yıldır parmaklıklar ardında tutuluyor. Şöyle diyeyim: son iki yıldır neler yaptığınızı , nerelere gittiğinizi hatırlayın bir. İşte tüm bu süre boyunca Kavala hapiste idi.
Dediğim gibi. Bugün Osman Kavala’nın doğum günü. O kadar çok iş yaptı ki Osman, hapse atılmadan önce. Nasıl tarif edebilirim diye düşünürken aklıma Avrupa Arkeologlar Derneği’nin Kavala’yı bu yıl ödüle layık gördüğünde yaptığı açıklama geldi. Özellikle Ani Sergisi için yaptığı çalışmayla bu ödüle layık görülmüştü Kavala. Ancak gerekçede Kavala’nın tüm yaptığı işler öyle net özetlenmiş ki, tekrar etmek gayet münasip gibi göründü bana. Şöyle diyor Ödül Komitesi:
“Ermeni kültürel mirası konusunda yaptığı çalışmalara ek olarak, Osman Kavala, Türkiye’de yüzyıllar boyunca varlıklarıyla iz bırakmış Rumlar, Suriyeliler, Kürtler, Yahudiler ve Gürcüler gibi farklı grupların kültürel miraslarını da destekleyen çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Osman Kavala’nın çalışmalarının bir başka güzel örneği ise Türkiye’de şu anda mülteci olan Suriyeli çocuklar için Türkiye ve Suriye’deki kültürel mirası ön plana çıkaran çift dilli eğitim materyallerinin üretimidir. Bu materyaller sayesinde çocuklar geldikleri bölgeden ve kültürel miraslarından gurur duymaktadırlar.
Osman Kavala toplumun zor koşullarda ve bazen azınlık olarak yaşayan bireylerinin karşılanmayan ihtiyaçlarına eğilerek kültürel mirasın sivil toplum ve demokrasiyi desteklediği inancıyla çalışmalarını sürdürmektedir .”
Daha ne denir? Kavala daha iyi bir dünya, daha iyi bir ülke için didindi durdu. Ancak iyilik bu ülkede birilerinin ayarını fena halde bozuyor. Bu karanlık da bitecek elbet. Doğum günün kutlu olsun Osman Kavala.
Tutuklandıktan sonra iki kez hakim karşısına çıktı Osman Kavala. Her ikisinde de son derece tutarlı bir şekilde kendisine yöneltilen suçlamaları (“Gezi döneminde hükümeti devirmeye kalkışmak”) çürüttü. Temmuz ayındaki son duruşmada şunları söylemişti mesela:
"Gezi protestolarını, hükümeti devirmeye değil, yanlış kararlardan döndürmeye yönelik demokratik bir kampanya olarak gördüm. İddianamedeki suçlamalara ilişkin sorgulanmadım. İddianamedeki kurgunun temel unsurlarını teşkil eden Soros, Açık Toplum Vakfı, Taksim Dayanışması, Otpor'la ilgili bana hiçbir soru sorulmadı. Bana karşı delil olarak gösterilen fotoğraflar bir fotoğraf sergisi ve Gezi Parkı'nda çekilmiş fotoğrafım.”
"Gözaltına alındıktan sonra savcı tarafından sorgulanmadım. İddianamenin tutuklanmamdan 16 ay sonra hazırlanmış olması da somut delil arama çabasının göstergesi. İddianamedeki deliller seyahat programım ile Anadolu Kültür'ün mali raporları. Bunların tutukluluğumla alakası olmadığı açık.”
Tüm bu ve benzer mantıktaki savunmasına karşılık tahliye edilmedi Osman Kavala. 8-9 Ekim’de, yani önümüzdeki hafta yeni bir duruşma var. Umudumuz elbette Kavala’nın tahliye edilmesi yönünde.
Türkiye’nin şu son döneminde pek çok haksız ve siyasi tutuklama oldu elbette ancak Kavala ve Selahattin Demirtaş’ınki apaçık bir şekilde “diş bileme” tutuklamaları. Farklı gerekçelerle iktidar bu iki ismi öyle ya da böyle hapiste tutmak için her şeyi yapıyor. Demirtaş örneğin. AİHM’nin tüm ihlal kararlarına, tutuklu bulunduğu davadan tahliye edilmesine rağmen, bir kez daha tutuklama kararı veriliyor Demirtaş için.
Tutuklama kararının verildiği son duruşmadan sonra Selahattin Demirtaş şunları paylaşmıştı mesela Twitter hesabından:
“6-8 Ekim’den dolayı ben ve Figen Hanım zaten 3 yıldır tutuklu yargılanıyorduk. Bu sabah Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, aynı suçlamaya dair, yasaya aykırı olarak ben ve Figen Hanım hakkında ayrı bir soruşturma üzerinden tutuklamaya sevk kararı çıkardı. Yani yargı yok, adalet yok, kanun yok, hâkim yok. Sadece bize değil, hiçbirinize yok.”
Kavala için de benzer bir süreç ve mantık yürüyor. Gezi iddianamesi Kavala hakkında hiçbir somut suçlama getirememesine rağmen Kavala iki yıldır, evet tam iki yıldır parmaklıklar ardında tutuluyor. Şöyle diyeyim: son iki yıldır neler yaptığınızı , nerelere gittiğinizi hatırlayın bir. İşte tüm bu süre boyunca Kavala hapiste idi.
Dediğim gibi. Bugün Osman Kavala’nın doğum günü. O kadar çok iş yaptı ki Osman, hapse atılmadan önce. Nasıl tarif edebilirim diye düşünürken aklıma Avrupa Arkeologlar Derneği’nin Kavala’yı bu yıl ödüle layık gördüğünde yaptığı açıklama geldi. Özellikle Ani Sergisi için yaptığı çalışmayla bu ödüle layık görülmüştü Kavala. Ancak gerekçede Kavala’nın tüm yaptığı işler öyle net özetlenmiş ki, tekrar etmek gayet münasip gibi göründü bana. Şöyle diyor Ödül Komitesi:
“Ermeni kültürel mirası konusunda yaptığı çalışmalara ek olarak, Osman Kavala, Türkiye’de yüzyıllar boyunca varlıklarıyla iz bırakmış Rumlar, Suriyeliler, Kürtler, Yahudiler ve Gürcüler gibi farklı grupların kültürel miraslarını da destekleyen çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Osman Kavala’nın çalışmalarının bir başka güzel örneği ise Türkiye’de şu anda mülteci olan Suriyeli çocuklar için Türkiye ve Suriye’deki kültürel mirası ön plana çıkaran çift dilli eğitim materyallerinin üretimidir. Bu materyaller sayesinde çocuklar geldikleri bölgeden ve kültürel miraslarından gurur duymaktadırlar.
Osman Kavala toplumun zor koşullarda ve bazen azınlık olarak yaşayan bireylerinin karşılanmayan ihtiyaçlarına eğilerek kültürel mirasın sivil toplum ve demokrasiyi desteklediği inancıyla çalışmalarını sürdürmektedir .”
Daha ne denir? Kavala daha iyi bir dünya, daha iyi bir ülke için didindi durdu. Ancak iyilik bu ülkede birilerinin ayarını fena halde bozuyor. Bu karanlık da bitecek elbet. Doğum günün kutlu olsun Osman Kavala.
