Aman ağzımızın tadı kaçmasın
Bütün bu ayak oyunlarının en kötü tarafı zaten yüzyıllardır haksızlığa uğramış ve bir avuç kalmış bir toplumun hâlâ gasıpların, ikiyüzlülerin arkasından gitme istekleri.
Dünyanın en zavallı cümlesi “Aman ağzımızın tadı kaçmasın” olabilir.
Haksızlığa uğramışsındır, uğradığın haksızlığın farkındasındır ama hakkını arayacak yüreğin yoktur.
Üstelik kaybedecek çok bir şeyin de yoktur. Ama göz yumarsın uğradığın haksızlığa. Zaten bir defa başlarsan kendinden böyle ödünler vermeye, bırak ağzının tadını, ağzına atacak bir lokma bulamaz hale gelirsin.
Şimdi gözümüzün önünde hak yiyorlar. Haktan, adaletten, iyi insan olmaktan en çok bahsetmesi gerekenler yapıyor bunu. Orta Çağ’da kaldığını zannettiğimiz ayak oyunlarını çeviriyorlar. Halkın önünde başka, yetkili heyet önünde başka konuşuyorlar. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapıyorlar. Kendi adlarına logolar tasarlatıp kendi kardeşlerinin üzerine basarak seçim kampanyaları yapıyorlar. Bunları yaparken söyledikleri tek şey, “Aman ağzımızın tadı kaçmasın”...
Bütün bu ayak oyunlarının en kötü tarafı zaten yüzyıllardır haksızlığa uğramış ve bir avuç kalmış bir toplumun hâlâ gasıpların, ikiyüzlülerin arkasından gitme istekleri. Hiç sorgulamayan, “Aman, ne olacaksa olsun” diyenler umarım kendilerini bir şekilde olumluyorlardır. Yoksa bu utancın bir parçası olmayı hiçbir şey telafi edemez. Ben bundan sonra, belki de bu topraklardan bir patrik çıkaramaz hale düştüğümüzde, oğlumun yüzüne bakıp “Benim bu utançta bir payım yok” diyebileceğim. Diyemeyecek olanlar adına şimdiden üzülüyorum.
Makamlar, o makama sahip olanların ağırlığıyla dolar, üzerlerine giydirilen cübbeler bir işe yaramaz. Saygıyı hak etmeyen, talep de edemez. O tahta oturmak her din adamının hayali olabilir ama o hayali gerçekleştirmek için nelerin feda edildiğini de düşünmek gerekir.
Bazı şeyler sadece günü kurtarmak için yapılmamalıdır.
Eğer bu yanlışın bir tarafı olmaya devam edeceksiniz, bu haksızlığa ses çıkarmayacaksanız, “ağzımızın tadı kaçmasın”dan başka bir bahane bulmanız lazım. Bilmemiz gerekir ki o tadınız kaçtı artık. Bir yerlerde yanlışlar olduğunu biliyorsunuz. Ağzını açıp bu haksızlığa itiraz etmeyen, bu haksızlığın suç ortağıdır.
Tabii bir de, tüm bunlar olurken ‘tarafsız’ olmayı seçenler var ki, bazı durumlarda tarafsız olmak taraf olmaktan daha kötüdür. İncil’de yazılıdır: “Oysa ne sıcak ne soğuksun, ılıksın. Bu yüzden seni ağzımdan kusacağım.”
Haksızlığa uğramışsındır, uğradığın haksızlığın farkındasındır ama hakkını arayacak yüreğin yoktur.
Üstelik kaybedecek çok bir şeyin de yoktur. Ama göz yumarsın uğradığın haksızlığa. Zaten bir defa başlarsan kendinden böyle ödünler vermeye, bırak ağzının tadını, ağzına atacak bir lokma bulamaz hale gelirsin.
Şimdi gözümüzün önünde hak yiyorlar. Haktan, adaletten, iyi insan olmaktan en çok bahsetmesi gerekenler yapıyor bunu. Orta Çağ’da kaldığını zannettiğimiz ayak oyunlarını çeviriyorlar. Halkın önünde başka, yetkili heyet önünde başka konuşuyorlar. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapıyorlar. Kendi adlarına logolar tasarlatıp kendi kardeşlerinin üzerine basarak seçim kampanyaları yapıyorlar. Bunları yaparken söyledikleri tek şey, “Aman ağzımızın tadı kaçmasın”...
Bütün bu ayak oyunlarının en kötü tarafı zaten yüzyıllardır haksızlığa uğramış ve bir avuç kalmış bir toplumun hâlâ gasıpların, ikiyüzlülerin arkasından gitme istekleri. Hiç sorgulamayan, “Aman, ne olacaksa olsun” diyenler umarım kendilerini bir şekilde olumluyorlardır. Yoksa bu utancın bir parçası olmayı hiçbir şey telafi edemez. Ben bundan sonra, belki de bu topraklardan bir patrik çıkaramaz hale düştüğümüzde, oğlumun yüzüne bakıp “Benim bu utançta bir payım yok” diyebileceğim. Diyemeyecek olanlar adına şimdiden üzülüyorum.
Makamlar, o makama sahip olanların ağırlığıyla dolar, üzerlerine giydirilen cübbeler bir işe yaramaz. Saygıyı hak etmeyen, talep de edemez. O tahta oturmak her din adamının hayali olabilir ama o hayali gerçekleştirmek için nelerin feda edildiğini de düşünmek gerekir.
Bazı şeyler sadece günü kurtarmak için yapılmamalıdır.
Eğer bu yanlışın bir tarafı olmaya devam edeceksiniz, bu haksızlığa ses çıkarmayacaksanız, “ağzımızın tadı kaçmasın”dan başka bir bahane bulmanız lazım. Bilmemiz gerekir ki o tadınız kaçtı artık. Bir yerlerde yanlışlar olduğunu biliyorsunuz. Ağzını açıp bu haksızlığa itiraz etmeyen, bu haksızlığın suç ortağıdır.
Tabii bir de, tüm bunlar olurken ‘tarafsız’ olmayı seçenler var ki, bazı durumlarda tarafsız olmak taraf olmaktan daha kötüdür. İncil’de yazılıdır: “Oysa ne sıcak ne soğuksun, ılıksın. Bu yüzden seni ağzımdan kusacağım.”
