Türkiye Müzik Ödülleri, Grammy’den çok uzak…
Tuğçe Özkuş
[email protected]
Geçtiğimiz hafta Kral TV Video Müzik Ödülleri, yeni adıyla “Türkiye Müzik Ödülleri” sahiplerini buldu. Her ne kadar isimdeki değişikliğin sebebi ödül verilen kategorilerdeki içerik değişikliği olarak ifade edilse de, bu ismin, geçmiş yıllarda yaşanan “haksız ödül” gibi polemiklerin gölgesini ödül töreninin üzerinden kaldırmak amacıyla konulduğu kanısındayım. Zaten geçmiş yıllarda verilen ödülleri bu yönde eleştirip katılmama kararı alan bazı sanatçıların bu seneki törene katılmaları bir nevi bunun göstergesi.
Adı “müzik ödülleri” olmasına rağmen birçok kategorinin tarihe gömülerek bazı müzik türlerini hiçe sayılması, ödüllerin “kapsayıcı”lığının çok net bir göstergesi. Sanki Türkiye’de herkes pop müzik dinliyor ve tüm müzik üretimi pop müzik dalında yapılıyormuşçasına, gece boyunca ödüllerin adeta pop müzik sanatçıları arasında dönüp dolaşması takdire şayandı..
Tören öncesinde birçok teknik aksaklık eşliğinde “kırmızı halı”dan canlı bağlantılar gerçekleştirilirken, röportaj yapılan isimlerin birçoğu, ödüle “Türkiye’nin Grammy’si”, “ Türkiye’nin en prestijli ödülü” payeleri biçerek, kendilerini mi şişirmeye çalıştılar bilinmez ama anlaşılan o ki, kırmızı halıda yürümek bazılarını fena halde havaya sokmaya yetmişti. Baştan sona izlediğimizde “en prestijli ödül” lafının sadece “Prestij Müzik yıllarından kalma” bir söylem olduğunu gördük zaten. Ne de olsa ödül törenlerinin “en prestijli” yıllarıydı o yıllar... Gel gelelim Türkiye’nin “en prestijli” ödül töreninin bir sunucusu bile yoktu. “Rakip” ödül töreni Grammy’de genellikle ödül verecek olan isimler ödül ile birlikte sahneye çıkarlar ve söz konusu adaylar anons edildikten sonra kazanan açıklanır. Türkiye Müzik Ödülleri’nde ise gece boyunca gaipten bir ses durmadan konuştu. Bu durum ödül vermek için sahneye çıkanlarla ödül almaya gelenler arasında bir akış sorununa yol açtı zaman zaman. Hatta bir ara gaipteki ses, bir unutkanlık yaşadı ve Ferdi Tayfur’a verilen ödülün “Onur Ödülü” olduğunu Ferdi Tayfur sahneden indikten sonra öğrendik.
Kuşkusuz gecenin en güzel yanı geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz sanatçıların anıldığı bölümdü. Fakat “Grammy’le yarışan” ödül töreninin bu bölümünde bile herkes her zaman olduğu gibi playback yaptı. Daha da garibi, banttan gelen ses kaydına sahneye ‘yerleştirilmiş’ birkaç müzisyenin çalıyormuş gibi eşlik etmesiydi. Halil Sezai bu durumdan oldukça rahatsız olmuş olacak ki, playback yaptığı için özür diledi. Törendeki tek görsel “şov” ise Sertab Erener’in çöp kutusuyla göstermiş olduğu enteresan performanstı. Tüm bunların yanında geceye Orhan Gencebay ve Kayahan’ın buldukları ilk fırsatta yaptıkları, basit “klişe”lerin tekrarından ibaret olan konuşmaları damgasını vurdu. Fuat Güner de bu olağanüstü “Grammy atmosferi” derinden etkilenmiş olacak ki, kendisi konserleri sebebiyle törene katılamayan Grup 84’e, bilet alıp gelen onca seyirciyi düşünmeden, “Böyle bir ödül için konseri iptal ederdim” diyerek inceden bir gönderme yaptı.
Gecenin sonunda ise “Yılın Şarkısı” dalında Türkan’la ödül alan Demet Akalın şarkısını söylerken, sanata ve sanatçıya değer verildiğinin bir kanıtı olan bu “özel gece” nasılsa bitti diyerek salonu terk eden misafirlerin de, o dakikalarda “kırmızı halı asaletleri” birer birer üzerlerinden akmaya başlamıştı bile...
Sonuç olarak Türkiye’de bu sektörde verilen ödüllerin azlığını göz önüne aldığımızda, öyle ya da böyle, Kral TV Video Müzik Ödülleri’nin Türkiye’deki müzik sektörüne “yön verdiği” gerçeğini yadsıyamayız. Ancak, “Türkiye Müzik Ödülleri”nin yeni içeriğiyle, yine bekleneni veya pompalananı tam anlamıyla veremediğini görüyoruz. Bu sistemle verilen ödüllerin mevcut müzisyenleri ne kadar tatmin edeceği ve yeni müzisyenleri ne kadar teşvik edeceği tartışılır. Ancak görünen o ki, ödüllerin sınıflandırılış şekli, vasat performanslar ve koordinasyon problemleriyle “Türkiye Müzik Ödülleri” , “Grammy”le yarışmaktan hala çok ama çok uzak…
