E-gazete/Arşiv
Bayiler
İletişim
Abone Ol
Üye Girişi
Հայերէն
English
Ara
Hay Toplum
Yazarlar
Kitap/Kirk
Hrant Dink
Agos Gündem
Türkiye
Ermenistan
Dünya
Yüzler/Hikayeler
İnsan+Hakları
Bir Zamanlar
Kültür Sanat
Yaşam
Kategoriler
Agos Gündem
Türkiye
Ermenistan
Dünya
Yüzler/Hikayeler
İnsan+Hakları
Bir Zamanlar
Kültür Sanat
Yaşam
E-gazete/Arşiv
Bayiler
Hay Toplum
Yazarlar
Kitap/Kirk
Hrant Dink
İletişim
Ara
Հայերէն
English
☰
☰
Agos Gündem
Türkiye
Ermenistan
Dünya
Yüzler/Hikayeler
İnsan+Hakları
Bir Zamanlar
Kültür Sanat
Yaşam
Ara
E-gazete/Arşiv
Bayiler
Hay Toplum
Yazarlar
Kitap/Kirk
Hrant Dink
İletişim
Abone Ol
Üye Girişi
English
Հայերէն
PARRHESİAPAR
Yeni bir hayatta bütünlüğü aramak: Sınırlar ve ince çizgiler
Ekosomatik çalışmaların amacı insanın bedeni ile doğa arasında farkındalık temelli bir bağı yeniden canlandırmak. Bugüne kadar ana akımda doğada çoğunlukla süregelen çalışmaların aksine ekosomatik pratikte ne bedenimiz ne de doğa, yaratıcılık gelişimi ya da iyi hissetme hali için bir araç olarak kullanılıyor; onun yerine birbirine eş bir yaşam deneyiminin nasıl bir şey olduğunu hissetmek, yeniden birbirine içten ve özden bağlı olduğunu hatırlamak önceleniyor.
21 Kasım 2025
Bir mahalle ötede, bir kilo badem
Badem boğazından aşağı inerken, sanki içimden bir parça da onunla birlikte düştü. Bakkalın kahkahası, sanki varlığımın en derin yerini titretiyordu. O olaydan sonra o caddeden geçmenin hiçbir çekiciliği kalmadı. Orada kendimi yabancı gibi hissettim; dükkânın önünden her geçtiğimde, bakkalın beni hatırlamaması için adımlarımı hızlandırdım. Mekânın içimde uyandırdığı utanç duygusu, bedenimi ve kimlik algımı denetleyen bir şeye dönüştü; yer, üzerimde bir iktidar kurmuştu. Bir kilo badem almak gibi sıradan bir alışveriş, benim için bir dönüm noktasına dönüşmüştü: İlk kez kim olduğumu, bulunduğum yer üzerinden anlamıştım.
7 Kasım 2025
Saç, Beden ve İktidar
Ermeni kadınlarının uzun, örgülü saçlarını gördüğümüz fotoğraflar çoğunlukla 1915 öncesinde çekilmiştir. Bu tarihten sonra Halep, Beyrut, Kudüs, İskenderiye, Kıbrıs, Syros, Atina, Pire ve diğer pek çok yerde çekilen yetim, öksüz ve hayatta kalan Ermeni kadınlarının saçları kısacık ya da sıfır numaradır. Hele de çocukların saçları özellikle kazınmıştır. Saçların kazınması kadınların ve genç kızların cinsiyetsizleştirilmesi, dışarıdan bakanın gözüne hoş görünmemesi, böylelikle kaçırılmaması, köleleştirilmemesi için alınan bir önlemdi. Bir başka deyişle kadınların saçları çok ciddi bir güvenlik sorunuydu. Bu nedenle, 1915 sonrasında uzun saçlı Ermeni kadını görmek son derece zordur.
23 Ekim 2025
Ermeni Feminizmi İçin Bir Özür
Her 8 Mart’ta Osmanlı Ermeni kadın hareketi üzerine çeşitli etkinlikler düzenlenmekte. Yıllar içinde de yine bu yazarlar hakkında hatırı sayılır sayıda kitaplar, köşe yazıları yayınlandı. Ancak üzülerek ve özrün ilk sebebi olarak ifade etme ihtiyacı duyuyorum ki, bu yazarların edebi üretimleri hayat hikayelerinin gölgesinde bırakıldı. Bununla birlikte İstanbul dışında kalan kadınların 1915 öncesi ve sonrası yaşamları ve mücadeleleri hiç olmamış gibi, Düsap’ı takip eden kadın yazar ve entelektüellerin yaşam ve faaliyetleri üzerinden kalıplaşmış bir feminizm söylemi baskınlaştırıldı; halbuki uzun uzadıya sayamayacağım listede sadece Hagop Mıntsuri’nin kısa hikayelerinden bile kavardaki kadınların mücadeleci yaşamlarına dair pek çok çıkarım yapılabilir.
9 Ekim 2025
Dokuyucu kadınlar olduğumuzu hatırlamak
Hratch Kozibeyokian babadan dokumacı. Babası halı dokuma işini Halep’teki kağtagayan’da (sürgün merkezi) hayatta kalan dokuyucu kadınlardan öğrenmiş. 1977’de Beyrut’tan Kaliforniya’ya gelerek, babasıyla birlikte halı restorasyonu mesleğini sürdürmüş. Hratch bize koleksiyonundan halılar çıkarıp teker teker bu halıların hikâyelerini “okumaya” başladığında, ne kadar temel bir bilgiden yoksun kaldığımızı, ne kadar dinlesem yetmeyeceğini fark ettim. O bir halıya bakıp bütün bir ömrü görüyordu. Bu da yetmiyor, dokuyanın tecrübesini, yaşını tahmin edebiliyordu.
26 Eylül 2025
Yaşam veren hikâyeler, mayalanmış hafızalar
Koharig yayamla ilgili en canlı hatırladığım durum yerinde duramayan halleri ve olağanüstü yemek hazırlama meziyetiydi. Evde ne varsa onları bir araya getirip lezzetli sofralar hazırlardı. Anneannem sürekli yemek hazırlayarak, sevdiklerini (bazen zorla) besleyerek hayatına anlam katan biriydi. Belki de aile hikâyelerini anlat(ma)manın yolunu bu şekilde bulmuştu. Ursula K. Le Guin, “Taşıyıcı Torba Kuramı” başlıklı denemesinde, edebiyattaki kahraman anlayışına eleştirel bir pencere açar. Uzun vadede tahrip edici bir güce dönüşen kahramanlık anlatılarının yerine, taşıyıcı anlatıları önerir. Kahramanın silah taşıyan erkeksi bir figür olması yerine, ilk kültürel aracın öldürmek için değil, taşımak ve saklamak için kullanılan bir torba olduğunu hatırlatır. Antropolog Elizabeth Fisher’ın da desteklediği bu görüş, anlatının merkezine yaşamı sürdürmeyi, beslemeyi ve dönüşümü alır.
4 Temmuz 2025
Görünmemenin güveni
Babamın babası dedem Istepan 1915’te Tokat Erbaa’da birkaç genç kız akraba ve komşunun yardımı ile dönemin kız çocuğu kıyafetleri giydirilerek ve yüzüne çamur sürülerek kurtulmuş… “almayın onu, o çirkin” sözleri ile farkedilmemeye duacı olarak altı kardeşli ailesinin tek hayatta kalan ferdi olmuş henüz yedi yaşında. Annemin babası dedem Sarkis ise, Sinop-Gerze’de sepetçilik ve tarım ile uğraşan bir ailede dünyaya gelmiş, Ermenice öğrenmeden, kimliğini gizlemenin öneminin altı çizilerek büyümüş. Ona bazen hatıralarını sorduğumda önce hemen konuşmak istemez, sonra köyünün güzel doğasını hatırlar; bir süre sonra ise nahoş anılar dile gelir...
22 Haziran 2025
Bekleyiş
Arek Khachikian, 1895’de “Haç Işığı” anlamına gelen Khachaluys köyünde, bugünkü Hınıs (Ermenicesiyle Hnus) kasabasında doğmuştu. Saygın bir aileden geliyordu ve köy okulunda oldukça başarılıydı. Genç kızken varlıklı bir ailenin oğluyla nişanlanmıştı. Kaderin cilvesi bu ya, geçirdiği talihsiz bir kaza onu topal bırakmış ve bu durum karşı tarafın nişanı bozmasına neden olmuştu. Neyse ki yoksul bir aileden gelen Sako onunla evlenmeyi kabul etmişti. Ancak, 1915’de jandarmalar Sako’yu ve Arek’in iki küçük oğlunu öldürmüştü.
6 Haziran 2025
Konya Ereğli’den İstanbul’a: Yayamın Hikayesi
1940’lı yıllarda Ereğli’de bir Ermeni kilisesi bulunmadığı için, yayamın babası Artin, vaftiz için Kayseri’den bir papaz getirmiş. O dönem vaftiz edilmemiş ne kadar çocuk varsa, bir günlüğüne yayamların evinde toplanmış, kepenkler kapatılmış, sessizlik içinde, kimse duymadan hep birlikte vaftiz edilmişler. Yayam da bu şekilde, 7 yaşında vaftiz olmuş. Konya Ereğli’de Cumhuriyet döneminde ne bir Ermeni kilisesi ne de bir Ermeni okulu varmış. Bu nedenle Ermenice öğrenememiş. Her sohbetimizde, bu eksikliğin onda bıraktığı hüznü derinden hissederdim.
23 Mayıs 2025
Bir keman, bir evlilik ve yüzyıllık hayat
Bu yazı, Berlin’deki Villa Oppenheim, Charlottenburg-Wilmersdorf Müzesi’nde sergilenen “Re-Membering: Diasporadaki Ermeni Yaşamının İzleri” sergisi için kaleme alındı. 17 Nisan’da açılan sergi 14 Eylül’e kadar açık. Sergi, Charlottenburg-Wilmersdorf Müzesi ile Akebi ve Houshamadyan iş birliğiyle gerçekleştirildi. Küratörlüğünü Asuman Kırlangıç’ın üstlendiği bu sergide Tamar Sarkissian'ın daveti üzerine sergilediğim aile yadigârı kemanın ve fotoğrafların hikâyesini, bu kez gazete sayfalarında okuyucularla paylaşıyoruz.
11 Mayıs 2025
Yaşayan bir edebiyata sahip olduğumuzu fark etmek
Aklımıza şu soru geliyor: Ermenice dili ve Ermeni edebiyatı yalnızca nostaljik midir ve geçmişe ait olmaya mahkum mudur? Batı Ermenicesinin bugünkü edebi temsili suskunluk ve travmadan öteye gidemez mi? Veya Batı Ermenicesinin ve kökenlerin önemi Batıdan gelen keşifle mi değer kazanır ki bu da bir çeşit oryantalizm değil midir?
27 Nisan 2025
Wasafiri’nin “Armenia(n)s: Elevation” Sayısı Üzerine Düşünceler – Dil ve Kültür
Boyadjian, Batı Ermenicesinin yalnızca bir hayatta kalma aracına indirgenmesini sorunlu buluyor. Ona göre bu yaklaşım, dilin tarihsel coğrafyası olan Batı Ermenistan ve Kilikya’dan koparılmasının yarattığı bir travma tepkisi. Eğer dil esasen iletişim içinse, Batı Ermenicesini konuştuğunu iddia eden bazı bireylerin bu iletişimde nezaket ve sabırdan yoksun oluşu dikkat çekici. Boyadjian bu nedenle, dil aktarımında sabır ve anlayışın özellikle diaspora bağlamında ne kadar gerekli olduğunu vurguluyor. Onun bu tespitleri, İstanbul ve Beyrut’taki deneyimlerle de örtüşüyor.
11 Nisan 2025
Tarihin melekleri: Yayalarımız
İstanbul dışında doğan yayaların Ermenice ile ilişkileri de son derece ilginçti. Bazıları hiç Ermenice öğrenmemişken, bazıları yerel lehçelerinde konuştukları için ayıplanmışlardı. Özellikle İstanbul Ermenicesinin ideal ve hatta Ermenicenin en güzel versiyonu olduğuna ilişkin yanlış bilinç, bilinen yerel lehçelerin de hızla kaybolmasında aktif bir rol oynamıştı. Diasporada yaşayan arkadaşlarımızın yayalarının hikâyeleri ise, bizlerin hikâyelerinden farklı. Gerek Kilikya bölgesinden göç eden ve Halep-Beyrut hattında yaşayan Ermenilerin, gerek ABD’ye göç edenlerin yayaları, Türkiye’de kalanların yayalarından farklı hikâyeler taşıyor.
27 Mart 2025
Silva Bingaz ile ‘Opus 3c’: Görünmeyenin ve kaydedilmeyenin izinde
Fotoğraf sanatçısı Silva Bingaz’ın “Opus 3c” başlıklı kişisel sergisi 22 Mart’a kadar Öktem Aykut’ta görülebilir.
16 Mart 2025
Bir performatif idol olarak İstanbullu Ermeni kadın
İstanbullu Ermeni kadından beklenen performans, bayramlarda sofralar düzmek, akrabaları ağırlamak, iyi yemek yapmak, geniş ailenin bir araya getireni olmak, evin sürekli tertemiz, düzenli tutmak, her daim bakımlı ve şık olmaktır. Yani, mükemmelin de ötesinde bir insan türü olmalıdır İstanbullu Ermeni kadın! Madalyonun bir yüzü ev içindeki performanssa, diğer yüzü de cemaat içinde aktif olmak, kadın kollarında çalışmak, orada da görev almaktır. Buralarda var olmak için yukarıdaki beklentileri karşılamış olma ön şartı, söylenmeyen bir gerçek olarak karşımızda durur.
28 Şubat 2025
14 Şubat ve Ermeni bayramları
Bu sene Diyarnıntaraç 14 Şubat’ta, Surp Sarkis Yortusu ise 15 Şubat’ta kutlanacak. Bu bayramlar Aziz Valentine’le ilişkilendirilebilir mi bilmiyorum ama Ermeniler için bu günlerin umut, bereket, evlilik ve arınmanın yanı sıra, toprak ve ekinle bağdaştırılabilecek anlamları da bulunuyor. Diyarnıntaraç, Ermeni Kilisesi için İsa’nın kırk günlükken tapınağa getirilişini temsil eder. Bu bayram farklı yörelerde ‘Molorod’ (Malatya), ‘Meled’ (Harput), ‘Derindas’ (Amasya, Harput), ‘Derindes’ gibi isimlerle anılır. Surp Sarkis Yortusu ise Paskalya’dan dokuz hafta önce, cumartesi günü kutlanıyor.
13 Şubat 2025
Bir üstünlüğün anatomisi: İstanbul Ermeniliği
Ermenilerin İstanbul’a gelişleri, gerek Bizans döneminde gerek Osmanlı döneminde gücün merkezinde bulunanların, hükmedenlerin iradesiyle olmuştu. Celali isyanlarından batıya doğru kaçan Ermeniler İstanbul’a yakın yerlere yerleşmişlerdi ama İstanbul, kapılarını öyle kolay kolay açmamıştı. 19. yüzyılda kavarlı [İstanbul dışında, özellikle de doğu vilayetlerinde, ‘yergir’de yani memleketlerinde yaşayan] Ermeni erkekler gelebilmişti başkente – ucuz gündelik işçi olmaya, hamal olmaya, fırıncı olmaya… 20. yüzyılda ise, felaketlerin sonrasında kısa aralıklarla, katliamlardan, sürgünlerden kurtulan kadınlara ve yetimlere açmıştı kapılarını ‘Der Saadet’.
2 Şubat 2025
Geleceğe renkli bir iz bırakmak
19 Ocak yaklaşırken Sebat Apartmanı’nda yapılan ‘Renkle Nefes’ etkinliğine katılan çocuklar, Sarkis’in izleyiciye derin anlamlar sunan eserlerini yıllar sonra da hatırlayacaklardır. 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı, 2019 yılında Agos’un Sebat Apartmanı’ndaki eski ofisinde kapılarını ziyaretçilere açmıştı. Binanın taşıdığı bellek ve sembolik anlamlar gözetilerek hazırlanan bu mekân, kullanılan materyallerin gerçekçi dokusuyla ziyaretçilerine farklı duygular ve deneyimler yaşatıyor.
23 Ocak 2025
Yeni yıl ve Noel sofralarında buluşmak
Ermeni kültüründe Noel, tarihsel ve dinî anlamlarının yanı sıra geleneksel ve toplumsal değerlerin yaşatıldığı bir bayram. Bu gelenekler Anadolu, Mezopotamya ve Trakya topraklarında da yıllar boyu farklı şekillerde sürdürülmüş. Her bölgenin kendine has geleneklerinden izler, bugün hâlâ İstanbul’da Ermenilerin evlerinde görülebilse de, bazı gelenekler maalesef zamanla unutulmuştur. Örneğin, geçmişte Rodosto bölgesindeki Ermeniler yeni yıl sofralarında perhize uygun yedi çeşit yemek bulundururmuş. Yemeğe başlamadan önce yetişkinlerin yedi kadeh rakı içmesi gerekirmiş; bu ritüele ‘okhdı rakhi’ [adak rakısı] adı verilirmiş.
31 Aralık 2024
Halep'teki Surp Karasun Manuk Ermeni Katedrali: Suriye Ermeni topluluğuna dair bir tanıklık
Şu anda Halep’teki Surp Asdvadzadzin ve Surp Krikor Lusavoriç kiliselerinde ve diğer kiliselerde ayinler düzenli olarak yerine getiriliyor. Ancak şehirde yaşam zorluklarla dolu. Hâlâ ciddi bir ekonomik kriz var. Enflasyon ve işsizlik devam ediyor, para birimi değer kaybediyor. Bu durum Ermeni diasporasının devreye girerek Suriye'deki Ermenilere destek olmasını gerektiriyor.
21 Aralık 2024
Bitmeyen bir arayış: Ev neresidir?
Hangardz tiyatro ekibinin Saroyan’ın eseri üzerinden başladığı ev arayışı bir belgesele dönüşürken, Koçar’ın heykelindeki boşluklar, amorf ve tutarsız bir aradalık, Hangardz ekibinin belgeselinde de gördüğümüz üzere evin tek tanımla ve yekpare bir formda temsil edilemeyeceğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
8 Aralık 2024
‘Unufak’: Yersizleşen hayatlar, parçalanmış anlatılar
Rober Koptaş, roman yazarlığına ilk adımını attığı ‘Unufak’la 20. yüzyıl Ermeni toplumunun deneyimlediği acılara ve yıkıcı toplumsal olaylara üç kuşak üzerinden kurguladığı bir hikâyeyle dokunmaya çalışıyor.
24 Kasım 2024
Yaşarsak göreceğiz
Haftalar önce, İsrail Ordusu, ülkenin güneyinde yaşayanlara X (eski Twitter) üzerinden evlerini terk etmeleri ve “daha güvenli yerlere yerleşmeleri” talimatı verince, yaşadığımız bölgelere çok sayıda mülteci geldi. Burç Hamud’da kıyafet mağazası olan arkadaşım Zaven, “50-60 yaşlarında, siyah giysili, başörtülü üç kadın dükkâna gelip çalışana ihtiyacım olup olmadığını sordular. İş arıyorlardı. Yüreğim paramparça oldu. Zaten hiç iş yapamıyorum, onlara bir şey diyemedim” dedi. Çok geçmeden, evimin önünde bir kadın beni durdurup “Bildiğiniz kiralık ev var mı?” diye sordu. Burada uygulanan politika, yaptığımız okumalara ve çalışmalarımıza yansıyan sömürgeci ve emperyalist iştahtan farklı değil; cezasızlıkla korunarak, insanları topraklarına bağlayan her şeyi yok etmeye devam ediyor.
8 Kasım 2024
Ankara’nın ilk fotoğrafçıları
İstanbul’da Abdullah Biraderlerin yanında yetişen Cevahirciyan, 1889’da veya 1890’da, Ankara’daki ilk fotoğraf stüdyosunu kurmuş. 1910’ların ortalarına kadar resmî binaların temel atma törenleri, açılış törenleri, resmî kutlamalar gibi olayları fotoğraflamış. Dildilyan Biraderlerden Tsolag, Ankara’dan önce Sivas’ta da stüdyosu olduğu düşünülen Cevahirciyan’ın yanında çıraklık yapmış ve mesleği ondan öğrenmiş.
20 Ekim 2024
Kadına yönelik şiddete karşı ‘kadından kadına’ dayanışma
Rugiatu Neneh Turay 11 yaşında maruz kaldığı genital mutilasyon (kadın sünneti) hikâyesini her fırsatta anlatan bir aktivist. Annesini kaybetmesinin ardından teyzelerinin teşvikiyle, genç kızlıktan kadınlığa geçiş ritüeli adı altında maruz kaldığı genital mutilasyon, kendi sözleriyle onu hayat boyu “sakat” bırakmış. Yıllar içinde bu geleneğe karşı intikam duygularını yapıcı bir öfkeye dönüştüren Turay, Amazonia İnisiyatifi Hareketini (AIM) kurmuş ve bu uygulamaya karşı mücadele yöntemlerini araştırmaya başlamış. Başlangıç noktalarından biri, ataerkil şiddetin kadınlar tarafından kız çocuklarına uygulandığı yer olmuş.
6 Ekim 2024
Harutyun Kürkçüyan'ın anısına
Beyrut'ta doğup büyüdüm. Özellikle Ermeni mahallesi Burç Hamud’da büyüyen biri olarak, kimliğimin karmaşıklığı içinde gezindim durdum. Kürkçüyan, 1968 yılında yazdığı “Çok Bilinmeyenli İkinci Bir Denklem” başlıklı makalesinde diaspora Ermenilerinin bu varoluşsal mücadelesini ele aldı. Diasporadaki Ermeni kimliğinin doğası hakkında önemli sorular ortaya attı.
19 Eylül 2024
Hav hikâyeleri ve ötesi
Hikâyeyi insan-olmayanın perspektifinden anlatan, sadece köpeklerin seslerini duyduğumuz, sözsüz bir film olan ‘Chienne d’Histoire’ın [Hayırsız Ada] ardından, yine Avedikian’ın, 1910’daki köpek katliamından 100 yıl sonra İstanbulluların sokak köpekleriyle ilişkilerini konu alan ‘Histoire de Chiens’ [Köpek Hikâyeleri] adlı belgeseli gösterildi. Şehir sakinlerinin birbiriyle çelişen söylemlerine, şehrin dinamik ve oturmamış karakterine, insanlar ile köpekler arasındaki dostluklara odaklanan bu filmde, ilk filmin aksine, köpeklerle kurdukları ilişkileri insanların ağzından duyduk. Bu film, üslubuyla, ilk filmin üzerimizde bıraktığı ağırlığı bir an için de olsa hafifletti.
12 Eylül 2024
Parrhesia Kolektif’le tanıştığımda...
Parrhesia Kolektif’le tanıştığımda, bu kelime benim için çok özel bir anlam kazandı. Parrhesia Kolektif, kelimenin Antik Çağ’daki kullanımından farklı olarak, Ermenice düşünüp konuşan, Ermenice okuyan ve yazan bir kadın topluluğunun adı.
1 Ağustos 2024
Birlikte güçlenmek
Toplantımızın ana teması ve bizleri bir araya getiren ortak nokta, hepimizin Ermeni kadınlar olmasıydı. Her birimiz toplumda kadın olarak yaşadığımız sorunlar üzerine düşünmüş, bunları tartışmış, hatta çeşitli şekillerde aksiyon alma fırsatı bulmuş olsak da, Ermeni kadınlar olarak bu sorunları dile getirip çözüm aramamıza imkân verecek bir alanın eksikliğini derinden hissettiğimizi fark ettik.
14 Temmuz 2024
Ermeni halıları, göç ve dayanışma
Bir Ermeni masalında, güzel bir köylü kız olan Anahid, Tatar Nehri kıyısının Ağvanlı prensi Vaçakan’la evlenmek için ona bir zanaat öğrenmeyi şart koşar. Halı dokumayı öğrenen prens yıllar sonra esir alındığında, bu zanaat onun hayatını kurtarır. Prens, esir tutulduğu yeri, orada dokuduğu halının motiflerine, yalnızca karısı Anahid’in anlayacağı şekilde işler. Anahid, halıyı gördüğünde Vaçakan’ın işçiliğini tanır ve mesajı alır. Emeğini satarak hayatta kalmayı başaran prens, sonunda karısına kavuşur.
30 Haziran 2024
Madam Martha ve bir rant hikâyesi
Koya adını veren Martha’nın hikâyesini hatırlamak, plajdaki son gelişmeleri anlamamıza yardımcı olabilir. Bir kadının bedenine yönelik, dışlayan ve sömüren bakış ile, eşi benzeri az bulunan bir sahile yönelik sahiplenme ve kontrol etme arzusu arasında, dikkate değer bir paralellik olduğu görülüyor. Martha Arat 1920 yılında doğmuş, Lübnanlı Ermeni bir kadın. Babasının Osmanlı Bankası’na tayin edilmesi üzerine, çocuk yaşta İstanbul’a gelmiş ve Saint Benoit Lisesi’nde eğitim görmüş.
16 Haziran 2024
Bir sanat olarak hayatta kalmak
Ermeniler 1915’ten çok önce, maruz kaldıkları aşırı vergilendirme ve vilayetlerde sürmekte olan diğer baskıcı politikalar nedeniyle, ABD’ye göç etmeye başlamışlardı. Bu göç merkezlerinden en iyi bilineni, William Saroyan’ın da memleketi olan Fresno. Bir diğeri ise, kuşkusuz, Philadelphia. Bugün de Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bir eyalet olan Philadelphia’daki Ermeni ailelerin, Osmanlı vilayetlerinde yaşayan akrabalarıyla çok sayıda mektuplaşmaları, fotoğrafları, yani Ermenilerin 20. yüzyıl başındaki günlük hayat koşullarını belgeleyen aile arşivleri bulunuyor. Geçen yıl Stockton ve Montclair üniversitelerinde düzenlenen ‘The Armenian Genocide, One Family’s Story’ [Ermeni Soykırımı: Bir Ailenin Hikâyesi] başlıklı sergi, bunun iyi örneklerindendi.
6 Haziran 2024
1
2
Abone Ol!
Agos'a abone olarak destek olabilirsiniz. Abone ol, hediye et, askıya abonelik bırak.
Agos'u Sosyal Medyada Takip Edin
Instagram
Twitter
Facebook