E-gazete/Arşiv
Bayiler
İletişim
Abone Ol
Üye Girişi
Հայերէն
English
Ara
Hay Toplum
Yazarlar
Kitap/Kirk
Hrant Dink
Agos Gündem
Türkiye
Ermenistan
Dünya
Yüzler/Hikayeler
İnsan+Hakları
Bir Zamanlar
Kültür Sanat
Yaşam
Kategoriler
Agos Gündem
Türkiye
Ermenistan
Dünya
Yüzler/Hikayeler
İnsan+Hakları
Bir Zamanlar
Kültür Sanat
Yaşam
E-gazete/Arşiv
Bayiler
Hay Toplum
Yazarlar
Kitap/Kirk
Hrant Dink
İletişim
Ara
Հայերէն
English
☰
☰
Agos Gündem
Türkiye
Ermenistan
Dünya
Yüzler/Hikayeler
İnsan+Hakları
Bir Zamanlar
Kültür Sanat
Yaşam
Ara
E-gazete/Arşiv
Bayiler
Hay Toplum
Yazarlar
Kitap/Kirk
Hrant Dink
İletişim
Abone Ol
Üye Girişi
English
Հայերէն
Lora Baytar Çapar
Bir 6 Şubat hikâyesi: Depremden 54 saat önce anne olmak
Bir şekilde yoğun bakıma varmışlar. Şöyle devam ediyor Anjel: “Delirmiş gibiydim, ‘O benim bebeğim, verin onu bana’ diye bağırıyordum. Bebeğimi aldığımda üzerinde sadece bebek bezi vardı. Çırılçıplak bebeği yağmurun altına çıkardığımın farkında değildim. Hastanede katlar arasında sadece asansör vardı. Yanıp sönen acil çıkış tabelaları sayesinde yangın merdivenini bulduk ama orada da yüzlerce kişi, hastalarını sırtlayıp taşımaya çalışıyordu. Can pazarı gibiydi. İki dakika sonra bir sarsıntı daha oldu. Eşimle birbirimize bakıp ‘Buraya kadarmış, bir kez daha kurtulamayız’ diye düşündük. Ama yaşayacağımız varmış işte...”
6 Şubat 2025
Eksikliğinin 9. yılında...
Şimdi tam da Seropyan’la gezi organizasyonu mevsimindeyiz. Düşünsenize, soğuk bir Mart havası var İstanbul’da. Osmanbey’de, Sebat Apartmanı’nın birinci katında, içeri girince sol tarafta duran kitap yığınlarının arasında, Seropyan’ın masasında buluşmuşuz. Bir Cuma sabahı. Gazete çıkmış, iş bitmiş. Açmışız haritayı, rotayı çiziyoruz.
28 Mart 2024
“Önceden teyzeydim, ablaydım, evlattım, artık hiçbiri değilim”
6 Şubat depremini herkes aynı yaşamadı. Kimi evsiz kaldı kimi kimsesiz. Evini yurdunu kaybeden de oldu, uzuvlarını, ailesini akrabasını arkadaşlarını da. Hep kendimi ve yaşananları kendi gözümden anlatmaya çalıştım ama biraz da kalanların hikayesini aktarmayı kendime görev sayıyorum artık. Öğretmen arkadaşım Gülçin Aktuğ, annesi, babası, kız kardeşi, eniştesi ve iki yeğeninin cenazesini aynı binanın enkazından günler sonra alabildi. Yaşadıkları sonrasında “Artık kendimi kimsenin hiçbir şeyi değilmiş gibi hissediyorum. Önceden teyzeydim, ablaydım, evlattım ama artık hiçbiri değilim…” diyor.
12 Şubat 2024
Neye üzülsek 6 Şubat’a ağlar olduk
Zor bir gündü, ağır bir geceydi. Upuzundu, bitmek bilmedi. Kimse uyumadı o gece, 5 Şubat akşamından 6 Şubat akşamına kadar neredeyse her ilçede düzenlenen etkinliklerle deprem kayıpları anıldı. 04.17’de herkes nöbetteydi, genç, yaşlı çoluk çocuk üşenmemiş, soğuk havaya rağmen katılmıştı anmaya. Bahurlar yakıldı, meşalelerle yürüyüşler yapıldı.
8 Şubat 2024
6 Şubat dün gibi
Önce uzaklaştık şehirden, sonra geri döndük. Farklı şehirlerde hayat kurabilenler, dönme umuduyla, yaşamlarını ‘gurbet’te sürdürüyor. Her doğan günün sabahına “Bir gün Antakya’ya döneceğim” umuduyla uyanıyor. Ama kuramayıp geri dönenler ya da farklı hayat imkânları olmayanlar için eğreti hayatlar bitmek bilmedi. O kara gecenin üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ çadırlarda yaşayanlar var.
4 Şubat 2024
20 yıl önceden günümüze Orta Doğu
Temmuz 2003’te İsrail’e ilk kez, Avrupa Konseyi’nin İsrail’de düzenlediği ‘Beyond the Barriers’ başlıklı toplantısına Türkiye Ermenileri adına gitmiştim. Baron Hrant’a (Dink) katılımcı sorulduğunda, o da beni önermişti .Atölye çalışmalarında dünyanın pek çok ülkesinden genç katılımcı olduğu gibi İsrail’den ve Filistin’den de gençler vardı. Biraraya gelebiliyor, tartışabiliyor, fikirlerini çekinmeden söyleyebiliyorlardı. Hatta ilginç bir detay da şuydu: İsrail’de uyuyor, Filistin’de yemek yiyorduk.
22 Ekim 2023
Mevsimlerden sonbahar
Diyor ki takvim, “Bugün 6 Ekim. Depremin üzerinden sekiz ay geçti. Kış geliyor.” Peki biz buna hazır mıyız? Cevap çok net: “Hiç değiliz.” Doğruluğundan emin olduğumuz bir bilgiydi bu ve biz bu bilgiyi, bu hafta yaşayarak teyit etmiş olduk.
8 Ekim 2023
Vakıfköy’de kadın güçlüdür
Böylece 2021 yılında, ‘her evden bir kadın’ sloganıyla Vakıfköy Kadın Kooperatifi kuruldu. 33 kadın, bir şirket gibi işleyen kooperatifin bir yandan kâr ortağı, bir yandan da işçisi. Yani kadınlar hem üretimde çalışarak yevmiye kazanabiliyor, hem de kar ortağı olup iki kez kazanç sağlamış oluyorlar. Köy kilisesinin vakıf yönetimi bu konuda sonsuz destek verdi kadınlara.
25 Eylül 2023
İyi ki, Baron Hrant...
Bize bir iş verirken “Acaba yapabilir mi?” diye düşünmezdi Baron Hrant; işi verir, sonucunu çarşamba gecesi prova sayfalarda okurdu. Onlarca hata yaptık muhtemelen, ama hiçbiri için başımızı eğdirmedi, bize her şeyi yapabilecek güçte olduğumuzu fark ettirdi.
15 Eylül 2023
Bizimki bir göç hikâyesi
Antakya’ya göç etmek büyük bir karar gibi görünüyor olabilir ama aslında, İstanbul’a doymuş biri için gayet kolay bir karardı. 2009 yılında tanımıştım eşimi. 2012 yılında arkadaşlığımız evrilip evlilik yoluna girdiğinde, Cem’in İstanbul’a gelmesi gibi bir beklentim olmadı. Çünkü yaşam alanını değiştirmemek için kuvvetli gerekçeleri olan, köklerine, toprağına bağlı biri Cem. Bense İstanbulluydum ama köklerim Kayseri’de. Sarkis Seropyan’ın yanında Türkiye’nin her yerini dolaşmıştım, bu toprakların herhangi bir yerinde yaşamaya hazırdı ruhum.
11 Eylül 2023
Jan Abrahamian artık sonsuza kadar Musadağ’da
Suriye-Beyrut-Kanada üçgeninde yaşayan ama Musadağlı olarak ölen Abrahamian, son nefesini vermeden önce, küllerinin eşi ve çocukları tarafından Musa Dağı’na serpilmesini istemişti. Şimdi bu son görevin zamanıydı. 15 Ağustos’ta, sıcaklığın 45 ile 50 derece arasında gidip geldiği gün gerçekleştirildi bu dilek.
27 Ağustos 2023
Vakıfköy'de ağır hasarlı evlerin yıkımına başlandı
6 ve 20 Şubat tarihlerinde yaşanan depremlerden etkilenen Antakya Vakıfköy'de ağır hasarlı evlerin yıkımına başlandı.
21 Ağustos 2023
Harisanın tadı aynı olsa da bayramın tadı eksik
Gelenek olduğu üzere, Musadağ’ın yedi Ermeni köyü için yedi kazan harisa hazırlandı. Ama hepsinin içi her yılkinin yarısı kadar doluydu. Mevcut şartlarda suyun bile zor bulunduğu böyle bir zamanda harisa kazanlarının başında toplanan köy halkı belki tarihinde ilk kez davul zurnasız harisa pişirdi. “Davul zurna çalmadan harisa pişmezmiş” derler; pişermiş meğer, yaşadıklarımız bize bunu da gösterdi.
18 Ağustos 2023
Binalar yok olsa da kültür baki
Antakya’nın olmazsa olmazlarından biri de ‘bahur’dur – nazarı, kötülükleri uzaklaştırdığına inanılan kutsal tütsü... Antakya dışında hiçbir yerde karşılaşmadım ben bahurla; hatta, eskiden bunun sadece Ermeni kültürüne özgü olduğunu sanıyordum. Buraların özel bir şivesi de var; ben ‘Antakyaca’ diyorum buna, çünkü bilmeyen için anlaması zor. İlk şaşkınlığımı ‘konuşturmak’ kelimesini duyduğumda yaşamıştım.
5 Ağustos 2023
Hayat zor, kuşlar uçuyor…
Deprem bölgesindeki hava, mevsim normallerinin çok üzerinde, sıcak. Konteynırlarda hayat zor ama, hâlâ çadırlarda kalanların var olduğunu bilince, konteynır, bardağın dolu tarafı gibi duruyor. Yaşam şartlarına bakalım istiyorum, hayat pahalılığından bahsetmek... Farklı şehirlerdeki insanların yardım çabasına rağmen depremzedelerin birbirine karşı nasıl acımasızca davrandığından. Ev kiralarından başlayalım öncelikle.
22 Temmuz 2023
Ruhu özgürce dolaşacak Dersim’de, Harput’ta, Van’da, Muş’ta...
Richard G. Hovannisian, Türkiye’ye ilk kez 2006’da gelmişti. Bir iş, görev veya konferansa katılmak için değildi gelişi. Anne ve baba tarafından Elazığlıydı; amacı, yıllardır dinlediği ve hep bildiği ancak sadece hayalinde yaşattığı ata topraklarında dolaşmaktı. Hovannisian geziye eşi Vartiter’le birlikte, Erzurum’dan başlamıştı. Bense Elazığ’da katılmıştım ekibe.
16 Temmuz 2023
Toz, moloz, rüzgar ve yine toz
Anılarla birleşen mekanların kaybı sızlatıyor insanın kalbini. Ötesi soğuk bir duvar belki ama şu geçen 10 yılda yok ki Antakya’nın değmediğim köşesi…
9 Temmuz 2023
Tike’nin başağını bereketlendirmeye…
Vakıfköy Türkiye’nin son Ermeni köyü olsa da kendi kültürü olan, özel bir bölge. Evet, dili Ermenice ama Musadağ Ermenicesi yani ‘Kistınıg’. Köyün çocukları, depremden sonra, İstanbul’da ve diasporada konuşulan ve Kistınıg’dan çok farklı olan Batı Ermenicesini de öğrenmeye başladılar, Peki ya bundan sonrası? Herkes soruyor, “Temelli mi gidiyorsunuz?” diye. Cevabı henüz bilmiyoruz.
18 Haziran 2023
Yıkılan yüzdede mi olacaksınız, kalan yüzdede mi?
Artçılarda bile insan normalinden uzaklaşmıyor artık. Şimdi korkum, unutmak. Ama somutları değil soyut tarafta kalanları. Depremi yaşayanlar o gerçekliği kesinlikle unutmayacak, hafızalarımız o kadar da ‘nisyanla malul’ olmayacak ama bire bir yaşamayanların çoğu unuttu bile. Hem de İstanbul’da yaşadıkları hâlde.
11 Haziran 2023
Külleri kökleriyle buluşacak…
Jan Abrahamyan Beyrut-Ancar’da hayatının ilk yıllarını yaşar ama Kanada’da hayatına devam eder. Bir gün, Musa Dağ’da çekilmiş bir Asdvadzadzin [üzüm kutsama yortusu] videosunu izlerken gördüğü bir kadını, kendi babasına benzetir. Aslında bu kadın halasıdır ve o, bunu bilmeden, bir akrabası olduğunu tahmin etmiştir. O günden sonra, Musa Dağ’da akrabalarının olduğu fikri hiç bırakmaz peşini. Bir süre sonra, bir arkadaşının Musa Dağ’a gideceğini öğrenince, eline bir kamera tutuşturup “Bu kamera benim gözüm olsun, seninle birlikte dolaşsın oralarda” der ve böylece Abrahamyanların Musa Dağ yolculuğu başlar.
27 Mayıs 2023
Biz insanlık için sanmıştık
İnsanlar iki gruba ayrılmıştı: Enkaz altında kalanlar ve sağ kurtulmayı başaranlar. Bugünün siyasetindeki taraflarda tanımlanacak tek gruplaşma buydu. Kadın, çocuk, Ermeni, Türk, Alevi, Sünni olmaktan öte bir duyguydu yaşadığımız. Ölümün soğuk yüzü... Ama günler geçtikçe bu durumdan siyaset üretildi.
20 Mayıs 2023
Halkın derdi geleceğe kalabilmek
Sergideki bir kartpostalda, Antakya’nın 1630’daki durumunu gösteren bakır baskı bir gravür yer alıyor. Şehir Asi yakınında ama asıl yerleşim bölgesi dağın yamaçlarına uzanıyor. Şehri bugünkü yıkıma hazırlayan değişimler, 1960’lı yıllarda başlamış. Geçmişte tarım alanı olan nehrin batı kıyıları ve Asi yatağı imara açılmış; bölgeye çok katlı binalar inşa edilmiş.
5 Mayıs 2023
Antakya’yı geride bırakabilmek
Şehir, emekleyerek de olsa, toparlanıyor. Bazı dükkânlara 6 Şubat’tan sonra hiç dokunulmamış, içleri darmadağın, ama bazılarından umut yükseliyor âdeta. Yeni normal başlamış gibi oralarda. Uzun Çarşı’daki dükkânlar açılıyor mesela – yani, yıkılmamış olanlar ve sahipleri hayatta olanlar.
27 Nisan 2023
Buralarda her sabah hâlâ 6 Şubat
Cumartesi günü köyde yumurtalarımızı boyayıp Zadig yani Paskalya çöreklerimizi pişirdik. Aslında İstanbul’dan Tıbrevank Derneği köy için çörek pişirip bizimle göndermişlerdi ama biz köyü biraz da olsa çörek kokutmaya kararlıydık. Köyün tüm çocukları bir masanın etrafında toplanıp, rengârenk boyadılar yumurtaları. Belli ki birbirlerini özlemişlerdi, bol bol oyun da oynadılar. Pazar bayramdı ama havası bayram havası değildi. Kiliseden uzak, camları kırılmış çok amaçlı salonun içinde kurulmuş horan ve kilise ortamında yaptık Paskalya ayinini.
13 Nisan 2023
Diriliş vesilemiz olsun
Vakıfköy halkı köyünü, bahçesini terk etmedi. İlk günden beri direniyor, toprağında ayakta kalmak için. Kadınlar ve çocuklar yoksunluklar sebebiyle uzaklaşmış olsa da, bu bayram yeniden toparlanmamıza vesile olacak. Hem de ne vesile... Vakıfköy coşkulu bayram kutlamalarıyla bilinir. Bizim şimdi isteğimiz, bu coşkulu havayı köyün semalarında buruk da olsa estirebilmek. Bayram ruhunu yeniden yaşatmak istiyoruz, çünkü diriliş günlerindeyiz
8 Nisan 2023
Tarihi yeniden başlatmanın zamanıdır
Merhaba. Bundan böyle mutlu ve umutlu yazılarımla karşınızda olmaya niyetliyim. Köşenin adı, bana bir arkadaşımın taktığı lakap. Hem azınlık olup hem nasıl mutlu olabildiğime şaşardı. Bence mutlu veya mutsuz olmak hayata nereden baktığınızla ilgili. Mutsuz olmak için çok sebep var; ben bunlara tutunup diplerde dolaşmaktansa, tam tersinden bakıp, tutunacak bir dal aramaktan yanayım. Mutlu okumalar dilerim...
3 Nisan 2023
Abone Ol!
Agos'a abone olarak destek olabilirsiniz. Abone ol, hediye et, askıya abonelik bırak.
Agos'u Sosyal Medyada Takip Edin
Instagram
Twitter
Facebook