E-gazete/Arşiv
Bayiler
İletişim
Abone Ol
Üye Girişi
Հայերէն
English
Ara
Hay Toplum
Yazarlar
Kitap/Kirk
Hrant Dink
Agos Gündem
Türkiye
Ermenistan
Dünya
Yüzler/Hikayeler
İnsan+Hakları
Bir Zamanlar
Kültür Sanat
Yaşam
Kategoriler
Agos Gündem
Türkiye
Ermenistan
Dünya
Yüzler/Hikayeler
İnsan+Hakları
Bir Zamanlar
Kültür Sanat
Yaşam
E-gazete/Arşiv
Bayiler
Hay Toplum
Yazarlar
Kitap/Kirk
Hrant Dink
İletişim
Ara
Հայերէն
English
☰
☰
Agos Gündem
Türkiye
Ermenistan
Dünya
Yüzler/Hikayeler
İnsan+Hakları
Bir Zamanlar
Kültür Sanat
Yaşam
Ara
E-gazete/Arşiv
Bayiler
Hay Toplum
Yazarlar
Kitap/Kirk
Hrant Dink
İletişim
Abone Ol
Üye Girişi
English
Հայերէն
Baskın Oran
Sayfa 2
Yeşil pasaportun, yani devlet itibarının suyunu çıkartmak
Esas olarak 4 çeşit pasaport var ve bunlar halk arasında kapak rengine göre anılıyor: Bordo (herkese verilen), Siyah (diplomatik), Gri (dış hizmet süresince), Yeşil (genellikle, üst düzey memurlar). Bizi burada ilgilendiren yani iktidarın cömertçe dağıtımından oy beklediği, bu pasaportların sonuncusu. İlk 3 derece devlet memurlarının ve emeklilerinin yanı sıra, 15 yıllık avukatlardan tutun da, özelleştirmeden önce Yeşil pasaport hakkını elde etmiş olan özelleştirilmiş Telekom çalışanlarına kadar uzayan bir liste. şu anda 1 milyon 200.000’i aşkın Yeşil pasaport sahibi varken, sayısız vatandaşın gözü TBMM’de bekleyen yasa önerilerinde. 19 adet olan bu yasa önerilerinde ürkütücü sayıda meslek grubunun Yeşil pasaport talepleri sırada bekliyor. İnternette alt alta sıralamış. Bu arada, Nisan 2021’de AKP’li Malatya Yeşilyurt Belediyesinin Gri pasaport dağıtarak Avrupa’ya “iltica turizmi” düzenlemesiyle başlayan bir dizi skandaldan hiç bahsetmedim.
23 Ocak 2025
Meşhur ve meçhul “Süreç”in içi ve dışı
Böylece Tek Adam Rejimi, son ara seçimlerden bu yana 7'si DEM’li 2'si CHP'li toplam 9 belediyeyi kayyımlamış oluyor. Şafak operasyonlarıyla, yani 04.30’da yatağından kaldırıp götürerek. O saatte, “Açmazsanız kapıyı koçbaşıyla kırarız” diye bağırarak. Bu olayların muhalefeti güçlendirdiğinin nasıl farkına varmıyor AKP derseniz, ekonominin ve her şeyin bu durumunda CB Erdoğan siyaseten kendini çok güvensiz hissettiği için panikliyor olabilir. Kendisinin İbrahim Tatlıses’le yaptığı düetin videosu epey anlamlı. Sahneye bu türkücüyle birlikte çıkıyor. Tatlıses "Haydi Söyle" şarkısını söyledikten sonra Erdoğan’ın elini öpüyor ve soruyor: “Önümüzdeki dönem aday mısınız?” Erdoğan böylece adaylığını ilan etmiş oluyor ve ardından “Urfalıyım Ezelden” türküsünü birlikte söylüyorlar .
15 Ocak 2025
Şeriatçı S. Arabistan ile Laik T.C.’de Noel ve Yılbaşı
Ortadoğu ülkeleri üzerine uzmanlaşmış, Türkiye’den de üç tanınmış gazetecinin katkıda bulunduğu ünlü Al Monitor haber sitesi S. Arabistan'ın her tarafında kutlamalar yapılmakta olduğunu, normalde hep sessiz geçiştirilmiş olan Noel’in bu yıl tüm ülke meydanlarında sergilendiğini yazıyor. Gelelim laik Türkiye Cumhuriyeti’yle ilgili bikaç habere. Protokole uymak için Cumhurbaşkanı’ndan ve Diyanet’ten başlayarak
9 Ocak 2025
Sen bana paralel / Ben sana paralel / Paralel paralel / Paralelli…
Evet, T.C. ile ABD arasında ilginç bir paralellik var. Şu günlerde (nasıl şeyse!) artık zıvanadan çıkarak Kanada’ya, Grönland’a ve Panama Kanalı’na sulanan bir Trump politikası yaşanıyor . Buna mukabil, Dışişleri Bakanlığı eski müsteşarlarından Özdem Sanberk’in hatırlattığı ve Türkiye’nin kuruluşundan beri uygulanan Ortadoğu’ya bulaşmama politikasına rağmen, büyüklerimiz ABD ve İsrail zaferinden ibaret olan Suriye olayını “Türkiye Yüzyılı” için büyük fırsat olarak görüyorlar. Şu sıralarda “ilk”leri başlatmasıyla öne çıkan Devlet Bahçeli, “Halep iliklerine kadar Türk ve Müslüman’dır. Bunu sadece biz söylemiyoruz, tarih söylüyor, coğrafya söylüyor” diyor. Zaten en baştan CB Erdoğan, “Türkiye, Türkiye’den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometrekare ile sınırlandıramayız” diyerek moralmanımızı yükseltmiş vaziyette.
2 Ocak 2025
Kürtlerin ardından gelelim gayrimüslim vatandaşların yaşadıklarına
Bu hafta, ünlü yazar Peyami Safa’nın 1958’de (ve ayrıca Hadi isimli bir okurun 1965’te) Milliyet’te çıkan yazıları vesilesiyle Gayrimüslim vatandaşların neler yaşadıklarını görelim. Tarihsel belgeler olarak aşağıdakilerden hiçbirine dokunmaksızın ve herhangi bir yorum eklemeksizin. Apoyevmatini gazetesinin yayıncısı Mihal Vasiliadis’in 1958’de 18 yaşındayken (ayrıca, 1965’te) gazeteye gönderdiği (ve yayınlanmayan) cevaplarıyla birlikte.
26 Aralık 2024
Kürtçeye baskı yapmak Türkiye’yi bölmek demektir
Saray’ın başlıca başdanışmanlarından Mehmet Uçum geçen hafta sonunda (15.12.2024) “Pazar Yazısı” başlığıyla önemli bir metin yayınladı. Böylece, CB Erdoğan’ın ömür boyu cumhurbaşkanlığı için getirilmek istenen “sivil” anayasanın nasıl bişey olacağı konusunda bir ön fikir edinmemizi sağladı. Bu yayınındaki sözlerini teker teker alalım, Son 6 aydan bikaç örnekle ve kaynaklarıyla.
19 Aralık 2024
İnstagram’daki bir vefat ilanı üzerine
İlanı yayınlayan Dilek Dündar, gazeteci Can Dündar’ın eşi. İlandan anlaşıldığı kadarıyla Dilek Dündar, Suriye’den kaçmış insanların ülkelerine dönme haberlerinin yayıldığı bir ortamda, Türkiye’ye dönüp babasının cenazesine katılamamış. Bu konuya, Türkiye’deki basının yaklaşık %90’ının Suriye haberlerine (yani ülkedeki yaygın ortama) bir göz attıktan sonra geri dönelim.
12 Aralık 2024
Suriye politikamızda kimin eli kimin cebinde?
Dışişleri Bakanı H. Fidan’ın “Suriye’deki olayları dış müdahaleyle açıklamak yanlış” demesinin tersine, Türkiye dahil, doğrudan veya taşeron marifetiyle sahaya silahlı müdahalede bulunan dış güçler sürüsüne bereket. Öyle ki, biraz da örgüt adı çeşitliliği ve konunun acayip karmaşıklığı yüzünden olayın uzmanları bile kimin eli kimin cebinde ayırt etmekte zorlanıyor. Devlet olarak fiilen (alfabetik sırayla): ABD, İran, İsrail, Rusya, Türkiye. Devletlerin taşeronu olarak ve/veya kendi ideolojisi icabı (ve/veya diyorum çünkü bunlar birbirleriyle iç içe) silaha başvuran örgütler de şöyle...
6 Aralık 2024
Tehlike: Rejim’in gaz pedalı takılı kaldı
Daha önce yazdıklarımı tekrarlamadan, sadece 15-26 Kasım arasına, yani son bir haftaya bakıyoruz.
28 Kasım 2024
Adalet kaç numarada çalışıyor?
Eğitim’de tek kelimeyle dört-dörtlük bir karşı-devrim yapılmakta. O kadar radikal biçimde dinselleştirme vuku buluyor ki , böyle devam etmesi mümkün değil. Zaten, fazla tepki çektiği için topun ağzında gözükenlerin başında (aynen yakın geçmişin Süleyman Soylu’su gibi) Bakan Yusuf Tekin var. Adalet konusu çok daha acilen vahim, çok can acıtıyor ve yurttaşı ülkeden buz gibi soğutuyor. Son “Teğmenler” hadisesi bunun en tipik örnek-olayı .
21 Kasım 2024
Duydunuz mu, federasyon kuruyoruz ve ardından parçalanıyoruz
Haberlere göre, PYD/YPG’nin K. Suriye’de “5 yıl içinde” kuracağı düşünülen “devlet” ile Barzani’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Türkiye’ye bir federasyon biçiminde bağlanacakları söyleniyor. İçeride yeni yapılacak bir anayasayla daha da otoriter bir Tek Adam Rejimi kurmak için dile getirilen “Parçalanıyoruz!” paranoyasının durup durup ısıtılmasına alıştık da, şu anda bu biçimde yeniden fışkırma sebeplerini düşünüyorum: Sürekli olarak Hamas’ın hamisi olduğunu ilan eden CB Erdoğan’ın, “himaye” ve “hami” kavramlarını kullandığında telaffuz ettiği “onların” ibaresinin, Gazze ve Lübnan’ı değil de K. Irak ve K. Suriye Kürtlerini kastettiği biçimde yorumlanmasından mı acaba?
14 Kasım 2024
Takkeyi Al Külahı Ver pandomiması bıktırdı artık
Ağzından “Milli İrade”yi düşürmeyen bu hükümet 2016’dan beri 160 tane kayyım atamış . Tek Adam Rejimi mi dersiniz Cumhuriyet İttifakı mı, her neyse, ben hayatımda ülkesinin yanı sıra kendine de bu kadar zarar veren, böyle yavaş ve kararlı intihar olayı görmedim. Çünkü bir yandan Kürt oylarını kaçırıyor, diğer yandan genel kamuoyunu kendisine yabancılaştırıyor. Diğer yandan, diyalektik dediğimiz veya “şerden hayır” denilen bişey de var: Bütün bu acayip aşırılıklar, CHP gibi ayağını uzatıp yatan bir partiyi bile harekete geçirebilir.
7 Kasım 2024
Türkiye bu anayasa hikâyesinden nasıl kurtulur – Fransa modeli
Fransız Anayasası Md. 2, T.C. Anayasası Md. 3’e benzer biçimde “Cumhuriyetin dili Fransızcadır” demekte. Fakat Temmuz 2008’de yaptığı değişiklikle Md. 76/1’e ilave etmiş: “Bölgesel diller, Fransa’nın ulusal mirasıdır”. Bunlar 10 tanedir ve konuşulmaları, yazılmaları, yayınlanmaları vs. tamamen serbesttir. Bunlardan 6 tanesinin öğretilmesi ise 1951’den beri serbesttir. T.C. Anayasasında da 3. Maddenin bunlar örnek alınarak değiştirilmesi, ülke bütünlüğünü sağlayacaktır.
31 Ekim 2024
CHP ulusalcıları ile MHP’yi buluşturan Kaboğlu olayı
Bu iki CHP liderinin karşı çıktıkları CHP’li profesör İbrahim Kaboğlu, İstanbul Barosu başkanı seçildiğinde şunu demişti: “Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir. Tıpkı 1995’te yapıldığı gibi, tıpkı 2001 yılında yapıldığı gibi. 1995 yılında başlangıç kısmında bulunan ırkçı ibareler çıkarıldı. 2001 yılında 14. maddede ‘İnsan haklarına dayanan laik ve demokratik Cumhuriyet' tanımı eklendi. O zaman 1961’de öngörülmüş olan ‘İnsan haklarına dayanan devlet’ kavramı anayasaya yeniden girmiş oldu."
24 Ekim 2024
Rejim’in 750 TL’lik konkordato ilanı
Hangi açıdan bakarsak bakalım: “Ne söylesen 1 eksik” denecek bir ekonomi. Tutuklamalar kumkumasına dönüştürülmüş bir Kürt meselesi. Baskılarla bezenmiş bir iç politika. Tutarsızlıklar manzumesi bir dış politika. İslamcılık temelinde bir eğitim. Ne dediğinin farkında olmayan siyasal liderler... Hepsinde birden doludizgin konkordato havası var.
17 Ekim 2024
Çok sıradışı ve özgün bir roman
Kitabın sıradışılığı ve özgünlüğü, bu ilginç kurgunun yanı sıra, birbiriyle daha önce hiç temas etmemiş, biri “dışarıda” diğeri “içeride” iki kişi tarafından yazılmış olmasından geliyor. Dışarıda olan, tanınmış yazar ve çevirmen Yiğit Bener. Yazar ve müzisyen bir aileden geliyor. Diğeri, şu anda toplam 42 yıla mahkum edilmiş, 2016’dan beri içerde tutulduğu süre zarfında bu kitaptan önce hepsini okuduğum 5 eser yayımlamış, Edirne cezaevine taa Diyarbakır’dan gelip giden eşiyle görüşmesine zaman zaman engel çıkartılan, avukat, gerçekten dirayetli ve esprili Kürt lider Selahattin Demirtaş.
10 Ekim 2024
CHP’nin dış politikadaki ‘dövlet baba’cılığı
“Fazlasını, ABD’nin büyükelçiliğine tahsis edilen o muhteşem alan için yapmışızdır” sözü özrü kabahatinden büyük denen vaziyetlere iyi bir örnek. Çünkü o “muhteşem alan” dediği yer, Atatürk’ün, halkın kamusal kullanım ihtiyaçlarını karşılayacak, nefes alma yeri olmak şartıyla bağışladığı Atatürk Orman Çiftliği. Atatürk’ün şartlı vasiyeti olan AOÇ’nin parça parça satılmasına karşı çıkma konusunda en fazla emeği geçmiş olan Mimar Tezcan Karakuş Candan’la konuştum. AOÇ’nin yağmaya kurban gitmesi –ve bu arada ‘Kaçak Saray’ yapımı– konusunda tüm haber ve belgeleri içeren www.aocmucadelesi.org sitesine işaret ediyor ve arazinin ABD Büyükelçiliği’ne hülle yapılarak devri hakkında özetle şöyle diyor...
3 Ekim 2024
AKP niye 3. sıraya düştü?
İYİP zaten erimeye mahkumken, bu durum CHP’nin gelişmesinden mi yoksa AKP’nin batmasından mı? CHP’nin gelişmesinden olduğunu hiç sanmıyorum çünkü daha mama yokken mama kavgası başladı partide. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Yavaş, hepsi ayrı konuşuyor ve Gn. Bşk. Özel dinliyor. Üstelik Afyon ve özellikle de Bolu belediye başkanları ayrımcı libero.
26 Eylül 2024
Küçük çocuklarımızın ve devlet büyüklerimizin eğitilmesine dair
HÜDA PAR yetkilisi Halef Yılmaz, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin olarak “Kemalizm sapıklığı taklit ediyor, anayasa Kemalizmden arındırılmalıdır. Mesele, laiklik adı altında milletimizin dini olan İslam'a düşmanlığa sebep olan bütün yanlışların düzeltilmesidir. İlk dört maddenin bundan istisna tutulması meseleyi çözecek midir?” dedi. Tabii, bu çıkış AKP ve MHP’yi fena hâlde çarşafa dolaştırdı. MHP’den hemen “boş ve beyhude”, yeni anayasa için tarih vermiş olan TBMM Başkanı N. Kurtulmuş’tan da “zaman kaybı” tepkileri geldi. Oysa, Gn. Bşk. Zekeriya Yapıcıoğlu cansiperane biçimde tevile çalışmıştı. Biliyor musunuz, tüm bunlar epey normal şeyler. Çünkü bunları yapan ve söyleyenler siyasi İslam’ın seçmece politikacıları. Ama o kadar da anlaşılabilir olmayan şeyler de var.
19 Eylül 2024
Cemahiriye-i Türkiye’de adalet konusunda üç ‘millî’ çizgi
Şu anda Tek Adam Rejimi’nde ‘adalet’ konusunda T.C. Anayasası’na aykırı fikir serdeden üç kaynak var. 1) AKP’li CB Erdoğan; 2) HÜDA PAR; 3) Yargıtay. AKP ile HÜDA PAR siyasi İslamcı iki parti, ama bu üçlü listede Yargıtay da varsa biz ne uğraşıyoruz yahu diyorsanız, vallahi vaziyet vahim. Çünkü Adli Yıl açış konuşmasını yapan yeni başkan Ömer Kerkez şöyle dedi.
12 Eylül 2024
TDP kalmadı, çoktandır EDP servis ediyoruz
AB’nin Türkiye’yi açıkça oyaladığı ve ABD ile NATO’nun terslediği bir ortamda, NATO ve ABD ağırlıklı Batı’ya alternatif olarak sunulan BRICS’e girmek istemek bu denge politikasına uygun, yani ulusal açıdan doğru olmaz mı? Epey CHP’li de, “anti-emperyalistlik” icabı böyle düşünüyordur sanırım. Bu hassas soruya ikili bir cevap verilebilir...
5 Eylül 2024
S. Arabistan’daki ezanı mı yeğlersiniz Bodrum’dakini mi?
Laik” Türkiye’de durum böyleyken şeriatçı S. Arabistan’da çok ama çok farklı. Adamlar üç sene önce (Haziran 2021) ezanın, camilerdeki tüm hoparlörlerin azami ses seviyesinin en fazla üçte biri yüksekliğinde okunması kararı aldılar. Şeriatçı S. Arabistan’dan devam edeceğiz de, “laik” Türkiye’de sadece bu Ağustos ayı içinde oluşan gelişmelere göz atalım önce.
29 Ağustos 2024
Bu ortamda Irak’a vizeyi niye kaldırdık?
Irak topraklarının yaklaşık 100 km içinde, 2015’te Başika bölgesinde kurulmuş bir Gedu üssü var Türkiye’nin. Bu üs, 15 Ağustos anlaşmasıyla Irak’a ‘devredilecek’ ve ‘Türkiye ile Irak’ın ortak askerî eğitim üssü’ diye anılacak artık. Böylece Türkiye’nin buradaki askerî varlığı ‘yasal zemin’ kazanmış olacak. Yani, Gedu üssünün Türk kuvvetlerine ait olması durumunu hiç değiştirmeyecek bu makyaj operasyonu karşılığında Irak’a verilen bir ‘hediye’, bu vize serbestisi.
22 Ağustos 2024
Bu iktidar, Laik Toplum ve Kürtler için bir velinimettir
İslamcılar ile Türkçülerin bu koalisyon iktidarı gelmeseydi, biz insanlara böyle bir iktidarın ne menem bişey olduğunu ne kadar uğraşsak anlatamazdık. Türkiye’nin bu dönemi yaşaması maalesef şarttı.
15 Ağustos 2024
Olağanüstü arızalı bir iktidar
Bi zamanlar Menderes’i lanetlerdik özgürlükleri kısıtladı ve ekonomiyi bozdu diye, Demirel’e karşı da gün aşırı sokaklara çıkıp “Morison Süleyman, istifa ne zaman!” diye bağırırdık. Kötünün beteri varmış. Cumhuriyet kurulduğundan beri bu ülkede böylesine arızalı, böylesine herkesle çatışmalı bir iktidar hiç olmadı. Bikaç konuda bikaç örnek vereyim. O kadar çok arıza var ki bu zor bir yazı olacak.
8 Ağustos 2024
1993 Paris’te iki barış öncüsü: Tuğrul Türkeş ile Samson Özararat
İlk temas 13 Mart 1993’te Paris’te. Petrosyan gelmiş, Alparslan Türkeş de gidiyor. Concorde Meydanındaki Crillon Otelinde yapılan bu ilk görüşmede Büyükelçi Tansuğ Bleda’nın yanı sıra Tuğrul Türkeş, Petrosyan’ın yanında da Dışişleri Bakanı Papazyan, Samson Özararat ve tarihçi Girayr Libaridian bulunmakta. Büyükelçilik makam arabasından inen A. Türkeş’in kapısını S. Özararat açıyor. Halep doğumlu Petrosyan’ın T. Türkeş için “Oğlunuz mu, Allah bağışlasın” diye yaptığı Türkçe girişim havayı yumuşatıyor. A. Türkeş, günümüz milliyetçileri açısından “yüz kızartabilecek”, bugün için bile inanılması zor dostluk girişimleri öneriyor: Karalara hapsolmuş Ermenistan’a “transit geçiş”; Karadeniz’de transit limanı; İpekyolu’nda işbirliği; Orta Asya’dan gelen doğal gazın en kısa yol Ermenistan’dan geçebileceği; Transkafkasya otoyolu.
1 Ağustos 2024
Türkiye’nin müzmin (ve gönüllü) migreni: KKTC
Milliyetçilik, kendi milletini başka milletleri aşağılayarak/bastırarak yücelten ve sonuçta bütün tarafların canına okuyan bir ideolojidir. Adanın tümüne sahip olmak isteyen Yunan milliyetçiliği açısından bu kural 15 Temmuz 1974’te yürüyüşe geçti. Ve beş gün sonra yani 20 Temmuz 1974’te Türkiye, askerî müdahalede bulunarak adanın bir kısmını ele geçirdi. O tarihte tüm dünyanın onayını almış olan bu olaydı. Ama dedik ya, milliyetçilik neticede milletin canına okur diye, Türkiye 14 Ağustos 1974’te ikinci bir harekata girişerek adanın %36,4’ünü denetime aldı. Koalisyon ortağı Erbakan aslında tüm adayı istiyordu, askerler de “savunması zor, küçük” bir alana sıkıştırılmaktan şikayetçiydi. İşte bu ikinci harekat dünyada hiçbir ülke ve hiçbir uluslararası kuruluş tarafından kabul edilmedi, işgal olarak nitelendi.
25 Temmuz 2024
Köpekleri değil insanları uyutmak
Ülkenin dört bir yanında sivil toplum sokaklarda gösteri yapmakta. Hayvanlar konusuyla doğrudan ilgili kuruluş olan Veteriner Hekimleri Birliği şiddetle itiraz ediyor. Özetle söylediği: Bu süreçte toplanacak hayvanların ne olacağına ilişkin açık noktalar var. “Kuduz şüphesi”, “saldırgan hayvan” gibi genel ifadeler bilime ve kanun yapma tekniğine aykırı. Tamamıyla yoruma açık. Tasarı bu haliyle kanunlaşırsa sorunun çözümüne hiçbir katkı sağlamayacak. Ve toplum vicdanında onarılamayacak zararlar oluşturacak.
18 Temmuz 2024
Bizim RTÜK Harry Potter’daki “Voldemort”ları nasıl enseliyor?
TV’deki arkadaşlar paniğe kapıldı: “Aman hocam, Soykırım terimini hiç ağzınıza almayın, yoksa önce ceza sonra da lisans iptali geliyor!” ; “Olur mu kardeşim öyle şey yahu! Terimi telaffuz etmeden nasıl izah edeyim niye kullanmadığımı!” Netice-i kelam, benim demecimden vazgeçtiydik.
11 Temmuz 2024
Patrikhane’yi ve Lozan’ı Dr. Rıza Nur’dan dinleyelim
Lozan görüşmelerinde Patrikhane’nin uluslararası hukuki durumu (ekümenikliği) hiç tartışılmadı. Müttefikler Patrikhane’den söz ederken hep “Ekümenik Patrikhane / Patrik” terimini kullandılar, TBMM Hükümeti temsilcileri de bu terime hiçbir oturumda karşı çıkmadılar ve bir gün öncesinin tutanaklarını ertesi gün okuyup imzalarken, bizzat kendi ifadelerinde “Ekümenik/Evrensel Patriklik” olarak yazılmış yerlere dahi itiraz etmediler.
4 Temmuz 2024
“Türk” ve “Türkiyeli”, inşa-allah son defa
Niye “Türkiyeliyim” diyoruz? Çünkü bu bir topraksal (teritoryal) terimdir ve bu toprak içindeki etnik ve dinsel açıdan farklı tüm vatandaşları kapsar. Ülkenin üst kimliği olarak en kucaklayıcı terimdir. Teritoryal isimli ülkeler arasında Türkiye için en öğretici olanı İspanya ve özellikle de Fransa’dır. Türkiye’de çoğu insan İspanya’da “İspanyol” diye bir etnik grup olduğunu sanır, oysa yoktur. İspanyol terimi “İspanyalı” demektir. İspanyolca dediğimiz dil de ülkedeki Kastilya bölgesinin dilidir.
27 Haziran 2024
Ne ararsan var: Lozan cehaleti, ayrımcılık, tehdit
Bir siyasal parti genel başkanının ağzından bu derece bir erkek zihniyeti ilginç. Ayrıca buram buram Lozan cehaleti, ayrımcılık ve alenen tehdit. Mezunu olduğu Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Gayrimüslimlerle ilgili bişey okutulmuyor olacak ki, bu demeci veren genel başkan Lozan Barış Antlaşması’nın (kendisinin anlayacağı tabirle) “Ekalliyetlerin Himayesi” başlıklı 37. ila 45. maddelerini hiç okumamış değil, duymamış. Çünkü bu maddelerde tek bir defa bile “Ermeni”, “Yahudi”, “Rum”, “Süryani” kelimeleri geçmez. Korumaya alınmış azınlıklar, “Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları”dır.
20 Haziran 2024
1
2
3
4
5
...
11
Abone Ol!
Agos'a abone olarak destek olabilirsiniz. Abone ol, hediye et, askıya abonelik bırak.
Agos'u Sosyal Medyada Takip Edin
Instagram
Twitter
Facebook