Zorlu Holding CEO'su adli kontrolle serbest bırakıldı
Vestel CEO'su Ergün Güler, Ramazan'ın başlaması nedeniyle çalışanlarına gönderdiği e-posta'da, "Hepinize sevgiyle kucaklıyor, aileleriniz ile birlikte huzur dolu bir Ramazan ayı diliyorum" demişti.
Güler'in e-postasına şirketin bağlı olduğu Zorlu Holding CEO'su Cem Köksal, şöyle yanıt vermişti:
"Bizim kurumsal olarak kutlanacak günler listemizde Ramazan ayı yer almıyor. Dini günlerden Şeker ve Kurban bayramları yer alıyor. Bunlar dışındaki dini günleri kurumsal olarak kutlamamız doğru değil. Bu grubun 70 yıllık tarihinde de Ramazan ayı kutlaması yer almadı. Şirket olarak dinden bağımsız bir duruşumuz var. Çok uluslu bir şirket olmaya çalışırken her dinden ve milletten de çalışanlarımız olmasını bekliyoruz. Buna benzer konuda seni daha önce de uyarmıştım. Lütfen bunu hiçbir şekilde tekrarı olmasın. Bu uyarımı da ciddiye almanı özellikle rica ediyorum."
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, “Bugün bir kısım sosyal ve görsel medya yayınlarına yansıyan, Zorlu Holding Ceo'su Cem Köksal hakkında tüm çalışanlarına yönelik Ramazan ayının kutlanmaması içerikli mail atması olayıyla ilgili olarak ‘inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme’ suçundan resen soruşturma başlatılmıştır” denildi.
Köksal, 1 Mart günü akşam saatlerinde gözaltına alındı.
Görevinden istifa eden Köksal, adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.Avukat Hüseyin Ersöz, gözaltı kararını özgürlük hakkına keyfi müdahale olarak değerlendirdi.
Ersöz X hesabından yaptığı değerlendirmede soruşturmaya konu olan suçun oluşmadığını belirterek, “Bu suçun oluşması için kişinin “cebir veya tehdit kullanması” şart! Şirket içi bir e-maile dayandırılan, “cebir”, “tehdit” veya “hukuka aykırı davranış içermeyen” aksine nezaket sınırları içinde olan bir yazışma “ceza hukukunun konusu olamaz. Şirket politikasına vurgu yapan “şirket içi bir yazışmaya” dayanılarak gözaltı kararı verilmesini ise sadece “hukuka aykırı” olarak nitelendirmekle yetinemeyiz” değerlendirmesinde bulundu.
Ersöz “Özgürlük Hakkı’na orantısız ve keyfi müdahale teşkil eden bu işlem, Hukuk Güvenliği ile ilgili temel sorunumuzu da bir kez daha gözler önüne sermektedir” dedi.
