'The Cut' ABD'de vizyona girdi

2014 yılında Venedik Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan ve Türkiye’de geçtiğimiz aylarda vizyona giren The Cut (Kesik), ABD’de izleyiciyle buluştu. 

New York ve Los Angeles’ta 18 Eylül’de vizyona giren filme ilgili New York Times ve Los Angeles Times’ta çıkan ilk eleştirilerde, The Cut, ‘destansı ölçekte bir film’ olarak tanıtılıyor.

Mardik Martin ve Fatih Akın’ın senaryosunu yazdığı ‘The Cut’, Nazaret Manoogian’ın soykırımdan hayatta kalarak Halep’e, Havana’ya, Tampa’ya, Minnesota’ya ve en sonunda Ruso’ya uzanan kızlarını bulma hikayesine odaklanıyor.

“Mülteci alegorisi”

Los Angeles Times’ta çıkan eleştiride, Fatih Akın’ın ‘soykırımı ele alan en tutkulu sinema örneklerinden birini ortaya koyduğu” söyleniyor. Filmin ‘tarihi bir destan’ olarak tanımlandığı eleştiride, “Nazaret’in Amerika’da bir mülteci olarak deneyimi, Osmanlı İmparatorluğu'nda bir kaçak olarak deneyimine benziyor. Bu anlatım, Suriye Savaşı yüzünden yerinden yurdundan edilen ve hâlâ mülteci olarak hayatta kalma mücadelesi veren milyonların alegorisi olarak da görülebilir” deniyor.

“Türkiye’nin suskunluğuna gönderme”

New York Times’ta çıkan makalede ise “Fatih Akın, “The Cut” filmi, kanlı zalimliği ve olayların yarattığı çalkantıyı yumuşatmadan 1915 Ermeni Soykırımı’nı anıtsal ölçekte bir destana çeviriyor” deniyor.

Nazaret’in konuşamıyor olmasını “Türkiye'nin soykırıma dair uzun süreli suskunluğuna bir gönderme” olarak tanımlayan yazıda, “düşmanlarla karşılaşmanın yoruculuğu ve tehlikesi büyük bir özenle aktarılmış” dense de senaryoya yönelik bir eleştiri var: “Ama Akın ve Mardik Martin’in yazdığı senaryoya gelecek olursak, tekrarlayan –ve açıkçası insanın kafasını bulandıran– bir eksiklik var. Birçok sahne, olağanüstü deneyimleri anlatanlar bile, sıradan ve klişe geliyor.” Makalede, “Akın “Duvara Karşı” gibi dramatik bir coşku barındıran filmleriyle adını duyurdu ve insan keşke bunu “The Cut”ta da yapmış olsaydı diyor” ifadeleri yer alıyor.