Şengal Katliamının 1. yılında çağrı: BM ve Türkiye Ezidi Soykırımı'nı tanısın
Ezidi Kültür Vakfı, Şengal’in IŞİD tarafından işgali ve katliamın yıl dönümü nedeniyle Cezayir Salonu’nda bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Ezidi Kültür Vakfı Başkanı Azad Barış, Halklar Meclisi Bileşeni’nden Altan Açıkdilli, Sabro Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tuma Celik, Türkiye Barış Meclisi Basın Sözcüsü Hakan Tahmaz, Jineps Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yaşar Güven ve HDP Batman milletvekili Ali Atalan katıldı.
Vakıf, Türkiye’den göç etmek için Bulgaristan sınır kapısına giden ve daha sonra Diyarbakır’daki kamplarına geri gönderilen Ezidiler adına, Türkiye’yi bu soykırımı tanıyan ilk ülke olmaya cağırdı.
"Soykırım karşısında bir kez daha 3 maymunu oynadılar"
Basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bu toprakların en kadim etno-dinsel grubu olan ve tarihleri boyunca tam 72 kez yok edilmek istenen, katliama uğrayan Ezidilere, 2014 Ağustos’undan itibaren gerçek bir soykırım uygulanmıştır. İnsan hakları ve demokrasi bilincinin en gelişkin olduğu günümüz küresel dünyasının gözü önünde gerçekleşen bu soykırım karşısında maalesef başta bölge güçleri olmak üzere dünyanın 'medeni' güçleri de üç maymunu oynamışlardır. İnsanlık tarihinin kara lekesi olan soykırımı bir kez daha engellememiş olmak kanımızca bütün insanlığın kolektif bir sorumluluğudur.”
Barış: Soykırımın boyutları hala ortaya çıkarılamadı
Musul’da Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) ve peşmergelerin siyasi bir tavırla Ezidileri ölüme terk ettiğini vurgulayan Ezidi Kültür Vakfı Başkanı Azad Barış, şöyle konuştu: “Medeniyetin nadir gördüğü, kendisi gibi düşünmeyen veya yaşamayan herkesi hunharca katleden, başlarını gövdelerinden büyük bir hazla ayıran ve bu barbarlığı dünyanın gözüne sokan soysuzlar çetesinin 2014 Haziranı’nda 300 bin Ezidi'nin yaşadığı Musul’a girmesi Ezidilerin maruz kalacakları soykırımın habercisiydi. Ancak tüm çabalarımıza rağmen yakarışlarımız maalesef hiçbir karşılık bulmadı. Tarihler 3 Ağustos 2014’ü gösterdiğinde DAİŞ çeteleri Ezidilerin yaşadığı yerleşim yerlerine büyük bir vahşetle saldırdı. Akabinde o güne kadar güvenliği sağlayan binlerce Peşmerge, sahip oldukları ağır silahlarını da alarak ardına bakmadan bölgeyi terk etti. Ansızın savunmasız kalan yüz binlerce Ezidi, kendilerini tarihte Ermeni ve Yahudi halklarının yaşadığına çok benzer bir insan avının içinde buldu.”
Ezidi halkının yaşadığı soykırımın boyutlarını ortaya çıkarmak için katliama tanıklık eden kişilerin ifadelerinden oluşan bir bilgi havuzunun oluşturulmaya çalışıldığını belirten Barış, “Köylerin yakıldığı, evlerin yerle bir edildiği Şengal bölgesinde eli silah tutan erkeklerden yakalananlar öldürülmüş, kadınlar ve kız çocuklarına ganimet olarak el konulmuş, pazarlarda köle olarak satışa çıkarılmıştır. Savaşlarda özellikle iktidar alanı görülen bu nedenle hükmedilmek ve insan olmaktan çıkarılmak istenen Ezidi kadınlar, DAİŞ çeteleri tarafından şeriat kisvesi altında en akıl almaz uygulamalara maruz kalmışlardır. Dolaylısıyla DAİŞ çetelerinin tecavüz suçunu en az savaş suçu kadar işledikleri yüzleştiğimiz başka bir hakikattir. Ellerindeki çocuk esirler ise bu çetenin sapkın tarikat okullarında zorunlu Müslümanlaştırma programlarına mahkûmdurlar. Tüm bu bilgilere rağmen Ezidi halkının yaşadığı soykırımın boyutları ne yazık ki hala tam olarak gün yüzüne çıkarılabilmiş değildir” dedi.
Atalan: Köylerin yeniden imarına Türkiye de yardım etmeli
73 kez soykırıma uğrayan ve nüfusları yaklaşık olarak 1 milyon 200 bin kalan Ezidilede, saldırıya uğrayacaklarının korkusunun hala canlı olduğunu söyleyen HDP Batman milletvekili Ali Atalan, savaşa karşı halkların kardeşliğine olan bağlılığın artması gerektiğine, yerle bir edilen Ezidi köylerinin yeniden imarı için Türkiye’nin yardım etmesi gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’nin terörle etkin, kalıcı ve inandırıcı mücadelesi için IŞİD’le bağını koparması gerektiğini savunan Atalan, Türkiye’nin Ezidi soykırımını tanıyarak kendi tarihiyle de yüzleşmek adına bir adım atacağını sözlerine ekledi.
“BM Ortadoğu masası kayıtsız kaldı”
Ezidi Kültür Vakfı’nın basın açıklaması şu sözlerle son buldu: “Birleşmiş Milletler Ortadoğu masası halkımızın bu dramına karşı özellikle kayıtsız kalmış ve kurumsal yükümlülüklerinden kaynaklı hiçbir sorumluluğunu yerine getirmemiştir. Soykırımın birinci yıl döneminde hem BM hem de diğer bütün uluslararası kurumları bu bağlamda yeniden sorumlu ve adil davranmaya çağırıyoruz.
DAİŞ’e karşı onurlu bir mücadele devam etse de Şengal’in bir bölümü ne yazık ki halen çetelerin elindedir. Bu nedenle bütün medeni dünyanın vicdanlı kurum veya fertlerini bir kez daha mücadelemizin yanında yer almaya çağırıyoruz. Tüm dünya kamuoyunu, gözleri önünde, kadim bir tarihe ve renkli bir kültüre sahip olan halkımıza karşı gerçekleştirilen bu soykırımı, yüzyılımızın “utancı” olarak tanımaya çağırıyoruz ve daha önce buradan göç ettirdiğimiz Ezidiler adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bu soykırımı ilk tanıyan ülke olmaya çağırıyoruz.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bu soykırımın tüm devletler tarafından kabul edilmesi için Birleşmiş Milletler nezdinde girişimde bulunmaya çağırıyoruz”
