"Katile kahraman gibi davrananlar hakkında ne yapıldı?"
Hrant Dink Dava İzleme Grubu'ndan yapılan yazılı açıklamada, avukat Çetin tarafından Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu'na hitaben mektup yazıldığı belirtilerek, bu mektuba ve hazırlanan rapora yer verildi.
Buna göre Çetin mektubunda, 14 Aralık 2010'da kesinleşen AİHM'in Dink hakkındaki kararının infazı nedeniyle hükümetin 27 Haziran 2011 tarihli eylem planını 19 Ekim 2011'de güncelleştirildiğini belirterek, her iki eylem planında, kararın infazı yerine, müstakil ve genel tedbirler başlıkları altında güncel gelişmelere ve yürüyen davalara yer verildiğini kaydetti.
Çetin, mektubunda, hükümetin eylem planında yazılanların, kararın infazı için hiçbir somut ve ciddi bir adım atılmadığının açık göstergesi olduğu gibi, son eylem planı tarihinden bu yana aradan geçen zaman içinde de hükümetin olumlu hiçbir bir girişimde bulunmadığını savunarak, planda henüz yargılaması süren, tamamlanmamış yargılama ve soruşturmaların, alındığı iddia edilen genel tedbirlerin uzun uzun anlatıldığını, ancak 'Dink-Türkiye Kararı'nın infazı ve yargılamanın yenilenmesi konusunda somut hiçbir bilgi verilmediğini ileri sürdü.
Mektubunda, hükümetin kararın icrasına yönelik olmak üzere yargılamaların iadesi yoluna gitmediği, sorumluları yargı önüne çıkarmadığı, ihlalleri doğuran yapıyı yeniden üreterek, yeni ihlallerin kapısını aralamaya yönelik eylem ve söylemlerini sürdürdüğünü öne süren Çetin, şunları kaydetti:
'Hükümet, aradan geçen bir yılı aşkın süreye rağmen kesinleşen kararın infazı yönünde somut, ciddi ve samimi hiçbir girişimde bulunmadığı, sorumluları yargı önüne çıkarmadığı, benzer ihlallerin tekrarını önleyecek tedbirler almadığı gibi aksine, sorumluları terfi yoluyla ödüllendirmiş ve çeşitli kereler ihlalleri doğuracak yapıyı ve zihniyeti yeniden üreten girişimlerde bulunmuştur.'
AİHM, uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden gazeteci Hrant Dink'in ailesinin yaptığı 'Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yaşama hakkıyla ilgili 2., ifade özgürlüğüyle ilgili 10. ve etkili başvuru hakkıyla ilgili 13. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği' şeklindeki başvuruda, Türkiye'yi suçlu bulmuştu.
