‘Manastırın anahtarını IŞİD militanlarına vermek zorunda kaldım’
Ya Müslüman olun ya terk edin
IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinden sonra manastırdaki rahipler olarak ailelerini başka bölgelere gönderdikleri, kendilerinin ise manastırda kalmaya devam ettiğini aktaran Yusuf, şehrin el değiştirmesinden sonraki süreci şöyle anlattı: “IŞİD militanları, ilk başta manastır kapısına gelerek bize zarar vermeyeceklerini ve canlarımızın kendi korumalarında olduğunu bildirdiler. Ezidiler gibi bize direkt saldırmadılar. Ancak işgalden 40 gün sonra bize Müslüman olma, haraç verme ya da bölgeyi terk etmek şeklinde 3 şart sundular. Üçüncü şıkkı tercih etmemiz üzerine yarım saat içinde Musul’u terk etmemizi istediler.”
Hiçbir eşya almadan, apar topar çıkmak zorunda kaldıklarını vurgulayan Yusuf, “Ayrılırken manastırın 400 kapısına ait 60 anahtarı, IŞİD militanlarına vermek zorunda kaldım. Anahtarları verirken içim acıdı. Örgütün bu kadim yapıya ve içindeki eşyaya zarar vermesinden korkuyorum” diye konuştu.
Ezidileri direkt öldürüyorlar
IŞİD'in, ‘inançları farklı olduğu’ gerekçesiyle Irak’taki Ezidilere daha acımasız davrandığına dikkati çeken Yusuf, “Bize en azından bir tercihte bulunma hakkı sundular. Fakat Ezidiler için böyle bir durum söz konusu olmadı. Çoğu zaman onları direkt öldürmek suretiyle cezalandırdılar” ifadesini kullandı.
Manastırdayken günlük ihtiyaçlarını karşılamak için Hamdaniye kasabasına gidip geldiklerini, bazen de Sünni Arap komşularının kapılarına yemek bıraktığını anlatan Yusuf, kendilerine yemek getiren ailelere manastır çeşmesinden su verdiklerini kaydetti.
