Ermeni türkülerinin kraliçesi ölümsüzleşti
Sevilen sanatçının ölüm haberi sevenlerini çok üzdü. 21. yüzyılın en önemli halk türküleri sanatçısı olarak kabul edilen Hambartsumyan’ın cenaze töreni, 16 Haziran’da Yerevan’daki Aram Haçaturyan Konser Salonu’nda yapıldı. Sanatçının naaşı törenden sonra Gomidas Panteonu’na defnedildi.
Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, halk müziğinin eşsiz yorumcusu için taziye mesajı iletti. Mesajda “Halk müziği gönüllüsü ve emektarı, halkımızın duygularını kalbinde yaşatan ve bunlara tercüman olabilmiş Ofelya Hambartsumyan, verimli ve yaratıcı yaşamıyla Ermeni müziğini yeni bir düzeye çıkarmıştı” ifadelerine yer verildi.
Hambartsumyan küçük yaşta müziğe ilgi duyarak Romanos Melikyan Müzik Okulu’nu bitirdi. Mezun olur olmaz Ermenistan Devlet Radyosu’na davet edilen sanatçı, çalışmalarını uzun yıllar burada sürdürdü. 1944’te Devlet Televizyonu korosunda yer aldı. Şarkılara kattığı kendine has yorumu sayesinde Ermeni halk müziğinin vazgeçilmezi oldu. En çok Sayat Nova’nın eserlerine can vermeyi seven sanatçı, Ermeni halk müziği ve aşıkların türkülerine yeni bir boyut kattı.
Sayat Nova’nın ‘Lala’yı Çağırırım’ ve ‘Yok Benzerin’ türküleri yıllar yılı Hambartsumyan’la bütünleşti. Ermenistan halkı 1950’li yıllarda ondan dinlediği klasik parçaları bile artık başka sanatçılardan duymak istemedi. ‘Türkülerin Kraliçesi’ olarak anılan Hambartsumyan için şairler ve bestekarlar özel parçalar yapma işine koyuldular.
Sadece Ermenistan’da değil tüm dünyada tanınan Hambartsumyan’ın Eski Sovyet ülkelerindeki şöhreti, bağımsızlıktan sonra tüm dünyaya yayıldı. En çok sahne aldığı ülkelerin başında Lübnan, Suriye, Mısır, Fransa ve ABD geldi. Sanatçı, sayısız konser verdiği Diaspora’da da Ermenistan’da olduğu kadar sevildi.
Ermenistan’a dünyaca ünlü caz sanatçısı kızı Datevik Hovanesian’ı miras bırakan Hambartsumyan için ünlü Ermenistanlı şair Avetik Isahakian, “Bravo Kızım! Şiirlerimi söylediğinde onların sanki senin için yazıldığını düşünüyorum. Seninki gibi bir yorumu kimsede duymadım, sanırım da hiç duyamayacağım” demişti.
