Balkabağının sihri Zucca’da
Sekiz yıl kaldığı Fransa’da tasarım eğitimi alan Zafer Çil, kot pantolondan iç mekân tasarımına kadar uzanan yeteneğini, hobisi olan mutfakla birleştirerek bu alanda ilklere imza atmış. Çil, Zucca’nın yolculuğunu şöyle anlatıyor: “Benim hobimdi mutfak. Fransa’da yaşadığım ve İtalya’da bulunduğum dönemlerde yemek yapmak, mutfakla uğraşmak en büyük zevkimdi. Mekân tasarımından sonra çok istediğim bir şeyi iş olarak yapabilir miyim sorusuna ‘evet’ cevabını vererek bu işe girdim. İşe taze makarna üretimiyle başladık. Daha sonra bununla ilgili bir restoran açabilir miyiz diye düşündük ve pizzasız olmaz dedik.”
Odun ateşinde pizza
Zafer Çil, pizzanın “karın doyurmak için hamur üzerine işlenen bir lezzet” olsa da, zamanla bir sanata dönüştüğü görüşünde. Aynı zamanda Kurtuluş’u hakiki İtalyan pizzasıyla buluşturmanın peşinde. Bu konuda Kurtuluş sakinlerinin de desteğini gördüğünü söylüyor. Kullanımına her yerde izin verilmeyen ancak gerçek pizzanın elzem unsurlarından biri olan odun fırınını kurabildiği için, müsamahakâr komşularına müteşekkir.
‘Ermeni komşularımız için’
Zucca’yı Kurtuluş’a getirme fikri, mekânın işletmesini üstlenen Mehmet Ar’a ait. Ar, Tatavla ruhunu geri getirmek istediğini, farklı kültürlerin bir arada oluşundan feyz aldığını ve semtin Ermeni nüfusunu da göz ardı etmediklerini söylüyor: “Kurtuluş, eski adıyla Tatavla, her şeyden önce bir Ermeni semti. Keşfedilmesi gereken ancak hak ettiği değeri görmeyen bir semt... Buraya öncelikle, semtin Ermeni sakinlerine ulaşmak amacıyla geldik. Görüyoruz ki Ermeni komşularımız Nişantaşı, Cihangir, Beşiktaş gibi semtlerde kendilerine hitap eden mekânlar bulabiliyor. İstedik ki kendi semtlerinde, kendilerine hitap edecek butik bir restoran olsun. Bunun için menümüzde domuz ürünlü pizza ve taze makarna gibi, semt sakinlerinin ilgi gösterebilecekleri tatlara yer verdik.”
Balkabaklı sosa altın madalya
Mekâna adını veren bal kabağı, Zafer Çil’in ilham kaynağı olmuş. Bal kabağının masalsı, mucizevi ve dönüştürücü tarafından esinlenen Çil, pizzalarda kullanılan domates sosuna alternatif olarak tasarladığı balkabaklı sosla Avrupa’da bir ilke imza atmış. Patent çalışmaları devam eden sosun hikâyesini şöyle anlatıyor: “ ‘Zucca’nın bal kabağı anlamına geldiğini öğrendiğimde konseptimizi bu tema etrafında kurgulamaya karar verdik. Kül Kedisi masalındaki, bir şeyden başka bir şey var etmenin o sihrini sevdik ama bunun altını doldurmak gerekiyordu. Bal kabağı, Avrupa’da sebze olarak çok tüketilir, bizde ise tatlısının dışında fazla tüketilmez. Oysa en ufak dokunuşla lezzet şölenine dönebilen bir sebze ve başlı başına bir vitamin deposudur. Ben de ‘Zucca’ ismini kabul ettikten ve menüde kabakla ilgili bazı lezzetlere yer verdikten sonra, pizzada da kullanımı olabileceğini düşünerek ‘Domates sosu yerine neden bal kabağı sosu kullanmayalım?’ dedim. Çünkü bal kabağı, sebze olarak pizzanın üstünde kullanıldığı halde, sos olarak Avrupa dahil hiçbir yerde kullanılmıyor. Denedim ve bugün en çok satılan pizzalarımızdan biri oldu. Üstelik bir ödülümüz de var. Restoranı açtıktan üç ay sonra Pizzader’in yaptığı bir yarışmaya katıldık ve bal kabağı soslu pizzamız altın madalyaya layık görüldü. Hemen akabinde patentine başvurduk, şu an bunun için çalışıyoruz.”
Sızma zeytinyağı ve kaliteli ürünlerden ödün vermeden, taze makarna çeşitleri ve odun ateşinde pişen birbirinden lezzetli 33 pizzasıyla misafirlerini ağırlayan Zucca, tatma fırsatı bulduğumuz spesiyalleriyle bizden tam not almayı başardı. Zafer Çil ve Mehmet Ar, her gün 12.00 ile 22.30 arasında, klasik lezzetlerin keyfine varmak veya yeni lezzetler keşfetmek isteyen misafirlerini bekliyor.
