Bagaj işkencesine tazminat kararı
Hürriyet'ten İsmail Saymaz'ın haberien göre, Kararda Tevfik Caner Ertay’ın yalnız başınayken saklandığı binadan çıkarıldığı, şiddet kullanılmasında hiçbir kusurunun olmadığı vurgulandı. Bir üye hakim ise cezayı az bularak, karara itiraz etti.
Eskişehir 2. İdare Mahkemesi’nin kararında Ertay’ın 2-3 Haziran 2013 gecesi Yunusemre Caddesi’ndeki bir binaya saklandığı, polislerce bu binadan alınıp dövüldüğü belirtildi. Ertay’ı döven üç polisin 12 ay süreyle kıdem durdurma cezasına çarptırıldığı, “kanuna aykırı gösteriye katılma” suçundan yargılanan Ertay’ın beraat ettiği anlatıldı.
Ertay’ın “yalnız başına iken saklandığı yerde yakalandığı ve darp edildiği” vurgulanarak, şöyle devam edildi: “Ertay’ın yüzünde şişlik, sırt, bel ve boyun kısmında ekimoz saptandığı, arızanın basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek ölçüde olduğu, ayrıca bu yaralamanın ilgilinin doğrudan şiddet kullanması veya kusurlu fiillerde bulunması nedeniyle gerçekleştiğine dair herhangi bir bilgi, belgenin dosyaya sunulmadığı, davacının yaralanmasına sebebiyet veren kolluk görevlilerinin yasal sınırların dışına çıkmak suretiyle güç kullandıkları kabul edilerek söz konusu görevliler hakkında 12 ay süreli durdurma disiplin cezası verildiği anlaşıldığından, yakalama sırasında davacıya yapılan müdahalenin hizmet kusuru olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.”
İçişleri Bakanlığı’nın Ertay’a 7500 TL tazminat ödemesine karar verildi.
Üye hakimden şerh
Üye Hakim Yaşar Tunç karar şerh koyarak para cezasının az olduğunu belirtti. Ertay’ın dövülmesinde herhangi bir eyleminin tamamen veya kısmen yol açtığının ileri sürülemeyeceğini belirterek, “İşlenen hizmet kusurunun ağır olduğu da açıktır” dedi. Tunç şöyle devam etti: “Yalnız başına kalan bir kişinin/eylemcinin korunmak için saklandığı yerde yakalanması esnasında güvenlik güçlerince darp edilmesi sonucu yaralanması dikkate alınarak idarenin ağır hizmet kusurunu cezalandırıcı mahiyette manevi tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, bu hususları karşılamayan düşük bir miktarda manevi tazminat miktarı belirlenmesi yönünde oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum. “
