Artür Bağdasaryan: İstanbul Filarmoni Derneği orkestrası kurulduğunda yüzde 80’i Ermenilerden oluşuyordu
İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın, Felix Mendelssohn-Bartholdy'un “Bir Yaz Gecesi Rüyası” isimli eserinin Türkiye prömiyeri, 24 Haziran’da Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Türk Telekom Opera Salonu’nda yapıldı.
Etkinlikte, Mendelssohn’un William Shakespeare’in klasik eseri olan "Bir Yaz Gecesi Rüyası" için bestelediği tüm sahne müziği, Türkiye’de ilk kez eksiksiz olarak seslendirildi.
Avrupa’da “Midsummer (Yaz Dönümü)” olarak kutlanan 24 Haziran’ın anlamına uygun olarak seçilen bu özel tarih, doğayla, aşklarla ve düşlerle örülü Shakespeare evrenine uzanıyor.
Şef Orçun Orçunsel yönetimindeki İstanbul Filarmoni Orkestrası, Ayşe Büşra Yakar yönetimindeki Rezonans Korosu ve İlke Kodal yönetimindeki dans koreografisi ile aynı sahneyi paylaştı.
Shakespeare’in metni, gecede yalnızca müzik ve dans değil, tiyatroyla da hayat buldu. Eserin rejisini ve okuma tiyatrosu yorumunu oyuncu Erkan Kolçak Köstendil üstlendi. Etkinliğin sanat yönetmenliğini ise Ermeni bariton ve sanat yönetmeni Artür Bağdasaryan yaptı.
Kokteyl sonrası başlayan etkinliğe, Türkiye Katolik Ermenileri Ruhani Lideri Vartan Kazanciyan, Hayastan daimi temsilcisi Nayiri Bedrosyan, Surp Levon Ermeni Katolik Kilisesi'nin ve Dzınunt Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi Vakfı'nın başkan ve üyeleri, Ermeni yazar Mayda Saris, Karadağ ve Makedonya Konsolosluğu temsilcileri, Filarmoni Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte çok sayıda sanatsever katıldı.
Sanatseverler tarafından büyük bir ilgi toplayan etkinliğe ilişkin, derneğin sanat yönetmeni Artür Bağdasaryan ile sohbet ettik.
Öncelikle sizi tanımak isteriz...
Erivan Komitas Devlet Konservatuvarı Opera Şan Bölümü'nde master yaptım. Sanatta yeterlilik bölümünü tamamladıktan sonra yurda döndüm. 2010 yılında Almanya Hessen bölgesi Ermeni koroları şefi olarak görev aldım. 2013’te yurda döndüm ve müzik öğretmeni olarak görev yapıyorum.
Derneğe ne zaman katıldınız?
İstanbul Filarmoni Derneği'ne 2020 yılında katıldım ve yönetim kuruluna seçildim. Atilla Tuna liderliğinde beş yıldır yönetim kurulu üyesiyim. 2023'te de İİFD sanat yönetmenliği görevine getirildim. 2024 başında ise kurucumuz Cemal Reşid Rey'in ismini yaşatmak amacıyla 2023'te kurduğumuz Rey Ensamble'ın üyelerinden biri oldum ve konserler vermeye başladık.
Düzenlediğiniz etkinliğin sizin için önemi neydi?
1945 yılında kurulmuş olan bu köklü dernek, yıllar boyunca büyük konserler, resitaller, dergi çalışmaları gerçekleştirdi. Ancak 1980’lerden sonra bir duraklama dönemine geçen dernek çalışmaları, başkanımız ve değerli yönetim kurulu ve destekçilerimiz sayesinde tekrar yükselişe geçtik. Bu yıl kuruluşumuzun 80’inci yılı münasebetiyle eski günlerde olduğu gibi her yıl dağıttığımız ödüllere de başlamış bulunduk. ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ ise bir prömiyer olarak derneğin 80’inci yılına yakışır şekilde bir etkinlik amacıyla gerçekleşti.
Etkinliğe ilgi nasıldı?
Etkinliğimize ilgi çok iyiydi. Salonun yüzde 90’ı sanatseverlerle doluydu. 80’inci sergimize gösterilen ilgi de bizi çok mutlu etti.
Ermeni toplumu olmak üzere pek çok farklı kimlikten izleyici geldi etkinliğe. Bu çeşitliliğin önemini nasıl yorumluyorsunuz?
Bu, İstanbul Filarmoni Derneği'nin zamanında yapılan çalışmalarından geliyor. Etkinlikle beraber açtığımız sergimizde de görüldüğü gibi Koharik Ghazarosyan’dan (Türkiye'nin ilk kadın Klasik Batı Müziği bestecisi) tutun birçok Rum, Yahudi ve değişik milletten sanatçılara sahnelerini açmış bir dernek. Ayrıca her yıl Ermenistan, Kuzey Makedonya ve diğer ülkekerden sanatçılar davet ediyoruz. İFD’nin sanatın birleştiriciliği esasını ön planda tuttuğunu gösteriyor.
Çalışmalarınız nasıl ilerleyecek?
2025-2026 sezonu çalışmalarımıza başladık. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, Türkiye Ermeni Katolik toplumuyla çalışmalarımız ve iş birliğimiz devam edecek. Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin davetiyle, 19 Temmuz’da Rey Ensamble ile birlikte Ohri'de düzenlenen yaz festivaline katılacağız.
Ermeni cemaatinden sanata dair talebiniz var mı?
Cemaatimizin sanata eğilmesini öneriyorum. Spor kulüplerimiz var ancak bir sanat merkezimiz yok. İstanbul Filarmoni Derneği orkestrası kurulduğunda, orkestranın yüzde 80’i Ermenilerden oluşuyordu. Akordeon ve jazz orkestralarımız vardı. Bir millet kültürüyle, sanatıyla var olur. Cemaatimizin bunu hatırlaması ve buna eğilmesi dileğiyle...
