AGOS'UN MERCEĞİNDEN/Seçime doğru atmosfer niye gerginleşti?
Azınlık Vakıfları Seçim Yönetmeliği bilhassa Ermeni toplumunda dengeleri yerinden oynattı. Deyim yerindeyse, sert bir savaş yaşanıyor. Ortaköy Vakfı’nın ‘bölgesel seçmen listesi’ yerine 800 kişilik dar bir seçmen listesiyle VGM’ye başvurmasına, ERVAB Başkanı Şirinoğlu ve Patrik Maşalyan tepki göstermişti. Ortaköy Vakfı, yaptığı açıklamada “Yönetmelikte buna engel bir durum yok” diyordu ki, bunun kâğıt üzerinde bir temeli vardı. Ancak Ortaköy’ün bu adımı Ermeni vakıflarında oluşan genel konsensüse aykırıydı.
Daha sonra çeşitli toplantılar yapıldı ve yönetmelik geçen haftasonu değişti. Konuyla ilgili madde şöyle oldu: “Vakıf, seçime ilişkin yönetim kurulu kararını, seçim çevresini, seçim tarihini, bulunduğu seçim çevresindeki seçmenlik şartlarını haiz tüm cemaat mensuplarını tespit ederek oluşturduğu seçmen listelerini, seçim tertip heyetinin kimlerden oluştuğunu, seçim tarihinden en az altmış gün önceden ilgili bölge müdürlüğüne yazı ile bildirir.”
Bu, açık biçimde, Ortaköy Vakfı’nın hamlesine karşı atılmış bir adımdı. Ancak sonrasında mesele daha da ilginç bir hâl aldı. ERVAB Başkanı Şirinoğlu bu hafta Ermeni basınına gönderdiği bir açıklamayla, Patrik Maşalyan’ı sert biçimde eleştirdi. Şirinoğlu şöyle dedi: “Patrik Hazretleri’nin varlıklı vakıflarımızın müstakbel yönetim kurullarına yandaşlarını yerleştirme güdüsüyle hareket ettiğini üzüntüyle gözlemlemekteyiz. Köhneleşmiş yapısıyla toplumumuzda uzun zamandır kanayan yara olarak görülen bazı vakıfların, o köhne düzenin simgesi olan mevcut yöneticileriyle girişilen dirsek temaslarının, yürütülen pazarlıkların farkındayız. ‘Dört kişi sizden, üç kişi bizden’ formülleriyle yapılan şaibeli koalisyon pazarlıkları yakışık alıyor mu?” Burada belli ki Ortaköy Vakfı kastediliyor. Açıklamada başka suçlamalar da var.
Patrik Maşalyan da bu suçlamalara kişisel Facebook sayfasından bir yanıt verdi ve şöyle dedi: “Varlıklı ya da varlıksız tüm vakıflarda etkin, becerikli ve bu halkın menfaatlerini gözetebilecek, dürüst ve adanmış yöneticileri bulmak herkesin ama özellikle patriklerin görevi olagelmiştir. Bu seçimler de istisna değildir. Varlıklı vakıflardan halkımızın ve benim beklentilerim çok açıktır: Kasalarda para biriktirip insana yatırım yapmayı reddeden, okullarımızı üç kere finanse edecek kadar serveti olup bir cemaati okul kapatmaya mecbur kılan anlayışı kırmak ve paylaşmayı ön planda tutacak yönetimler oluşturmak.”
Edindiğimiz bilgilere göre, Ortaköy Vakfı için aday listesi savaşı yaşanıyor. Patrik Maşalyan’a yakın bazı isimlerin Ortaköy için, mevcut yöneticilerle birlikte bir liste hazırladığı öne sürülüyor. Buna karşılık olarak hazırlanan rakip listede Sarkis Çetinkaya, Garbis Evyapan, Alen Tekbıçak gibi isimlerin yer aldığını ve listenin VGM’ye teslim edildiğini öğrendik. Bir iddiaya göre, bu rakip liste Bedros Şirinoğlu ve Dikran Gülmezgil’in desteğini almış durumda.
Seçimlere doğru bu tür kamplaşmaların yaşanacağı belliydi. Zaten yakın tarihimiz ne yazık ki böyle gelişmelerle dolu. Yönetmelik süreci baştan itibaren kapalı kapılar ardından yürütüldü ve ortaya sadece Ermeni toplumunun değil, diğer azınlık toplumlarının da içine sinmeyen bir yönetmelik çıktı. Seçme ve seçilme hakkına riayet etmeyen (adaylara bölge şartı, il genelinde seçim yapmak isteyen dört ulusal vakfın talebinin yanıtsız kalması vb.) ve hastane seçimlerini nedensiz bir biçimde bir yıl sonraya öteleyen bu yönetmelik, hâlen tartışmalıdır.
Şimdi ilave olarak, Ortaköy Vakfı üzerinden sert bir mücadele yürütülüyor. Bu mücadelenin de büyük oranda kapalı kapılar ardında yapıldığını söylemek gerek.
Burada biz artık birer vatandaş olarak soruyoruz: Ortaköy Vakfı için yürütülen bu mücadelenin arkasında yatan sebepler nelerdir? Ermeni Vakıflar Birliği Başkanı ile Patrik Maşalyan arasında neden böyle bir gerilim yaşanmaktadır?
Ermeni toplumu daha şeffaf bir süreci, seçme ve seçilme hakkına riayet eden bir yönetmeliği hak ediyor. Bırakalım, toplum özgür ve şeffaf biçimde istediği seçimi yapsın.
